27 Şubat 2019 Çarşamba

DEĞİŞİK HİKAYELER -2 (Para İle Ne Değişebilirsin? Krezüs – Harun - Solon)


Parayı Lidyalıların bulduğu söylenir.
Kimin bulduğu önemli elbette, ama asıl önemli olanı paranın bir değişim aracı olarak ortaya çıkmasıdır.

Lidyalılara gelene kadar ta Hititlere gidersek, ŞEKEL diye bilinen para birimini görürüz.
Lidyalılar sadece parayı adeta bir pul haline getirmiş, yani sikke olarak darphanede basmışlardır.

Lidyalılar altınla oynuyor.
Tmolos dağından gelen Paktalos Çayı altın taşıyor.

Bir zamanlar dünyanın en zengin insanı olarak bilinen Lidya’nın efsane kralı Krezüs onca zenginliği sona erip de Perslerin hazırladığı odun ateşinin üstünde yakılacakken, ağzından düşürmediği SOLON SOLON SOLON kelimeleri sayesinde aslında tarihin bilinen, ama kitapların yazmadığı bir değişime neden olmuştur.
Bu üçü de aynı olan kelimelerin hikayesini anlatan Krezüs canını kurtarmıştır.

Hikaye mi ne?
Dedik ya konumuz “değişik hikayeler.”

Krezüs sadece tarihsel bir değişime imza atmamış, aynı zamanda bizim kültürümüze de bir pay çıkarmış ve Krezüs KARUN – HARUN olarak dilimize yerleşirken, asıl söz HARUN KADAR ZENGİN OLMAK diye ezberimize girmiş.
Ama dilimize asıl yer eden ise Kul Himmet’ in bir deyişidir.

Gafil Gezme Şaşkın
Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Bir gün seni götürürler evinden
Hakkın kelamını kesme dilinden
Kurtulmazsın azrailin elinden
Türlü türlü yolun olsa ne fayda
Sen söylersin söz içinde sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda

Kul Himmet Üstadım gelse otursa
Hakkın kelâmını bile getirse
Dünya benim deyip zapta geçirse
Karun kadar malın olsa ne fayda
Kresüz onca değişim aracı altınlarına rağmen üçü de aynı olan kelime ile hayatını değişirken, aslında bize başka ve çok önemli bir nasihat da bıraktı:

HER İŞİN SONUNA BAK
Karun hayatını ne ile değiştirmiş olursa olsun, KUL HİMMET ÜSTADIN bu ölümsüz deyişi hiç değişmeyecek gibidir.

…/…
DEĞİŞMEK NEDİR?

Hikayeler çok, ama biz yine de değişik olanlarını yazalım.
Köroğlu ile Kiziroğlu cenge tutuştuklarında aşıklar vurur sazın teline.

Hay eden de haya teper
Huy eden de huya teper
Türlü tevri cenge gider
“Bi değişik” demez halkımız, değişik kelimesini bildiği ve başka, bambaşka anlamlarda kullandığı halde.

Bi tuhaf deriz, ama Anadolu ağzında onun karşılığı da “bi tevir” olarak duyulur.
Köroğlu’n da öyle cenkler var ki, türlü tevir, çok değişik yani.

Bu söz bize aslında “Osmanlı’da oyun çok” sözünü hatırlatıyor, neyse.
Ne de olsa Köroğlu’nun yanında değişik, bi tevir  bir yardımcısı, AYVAZ var.

…/…

İnsanlık tarihi salgınlar ve doğal felaketlerden daha ziyade savaşlardan söz eder. Çünkü en büyük kırımlar ve destanlara, romanlara, şiirlere, filmlere konu olan hep savaşlardır.

Savaşları ise basit gibi görünen, ama değişik uygulamalar kazanmıştır.
Hititler savaş arabalarının dingilini değiştirerek ağırlık merkezlerini değiştirmiş ve hız ve üçüncü bir savaşçı kazanarak harp tarihine geçmişlerdir.

Hititlilerin yaptığı basit bir değiştirme idi.
Oysa Hititler dünyada demiri ilk kez ergitmeyi başardıklarında zamanın diğer süper gücü Mısır ile tarihe geçen bir değişimi gerçekleştirmişti.

Hititler bir kilo demir karşılığında, Mısırlılardan bir kilo altın alıyordu.
Değişime bakın?

DEŞİRİK YAPMAK
Aslında genizden konuşmak gerekir bu kelimeyi, değişirik kelimesini.

Nazal sesler bizde ağırlıklı olarak Orta Anadolu’ da duyulur.
21 Şubat her sene DÜNYA ANADİL GÜNÜ olarak kutlanır ve Türkiye’ de hep kaybolan, kaybolmakta olan bilinen ve/veya bilinmeyen dillerden söz edilir.

Oysa nazal “g” dediğimiz ve “ng” olarak yazabildiğimiz çok önemli bir sesimiz de zamanla kaybolacak.
Ben bu sesi çıkarıyorum, ama kızım çıkaramıyor, zira o sesten çok uzakta büyüdü.

Dil ise basit anlamda sestir.
Alfabemizi değiştirebilir miyiz?

Zor.
Değişirik kelimesi de aynı kelimeden, değişik kelimesinden türetilmiştir.

Teyzemin bana en çok tavsiye ettiği bir şey vardı, “oğlum, yanına bol çamaşır, üst baş al, “değişirik” edersin.
Bu kelime, “değişirik kelimesi teyzeme ait bir kelime değildir, Orta Anadolu’ da yaygın olarak kullanılır.

Teyzeme şunu dedirtmek imkansızdır: oğlum yanına bol çamaşır, üst baş al yedek bulunsun.
Oysa yedek kelimesi de Türkçedir.

Ama teyzemin bana ben daha ilkokula giderken arada “tavsiye” gibi söylediği söze bir türlü anlam veremezdim.
“Oğlum, arada bize de gel, abinler üstünü değiştirirler.”

Yaz tatillerinde arada yaşı benden hayli büyük ve yeni evli olan teyzemin oğluna giderdim.
Bilmezdim, teyzemin meramında saklı olan “değiştirmenin” ne anlama geldiğini ve okullar açılıp Çorum’ a dönene kadar hep kafamı kurcalardı bu “değişiklik” lafı.

Eee ne var bunda, koskoca insanlar, üst başlarını değiştiremiyorlar mı, ben onlara engel mi oluyorum?
Anlam veremezdim, ama yine de giderdim arada teyzeme.

Ortaokula başladığımda çözdüm “üst baş değiştirmenin” ne olduğunu ve teyzemde daha çok vakit geçirir oldum.
Teyzemden aldığım tavsiyeyi bilgi olarak değiştirdim.

Teyzem mi, çok yaşlandı, ama pırıl pırıl bir hafıza, öyle ki bana maniler söyleyecek kadar da neşeli, tam 94 yaşında ve ağzındaki tüm dişler hala ana dişleri.
Teyzem mi?

Birinci eşinin ölümünü hatırlamıyorum.
İkinci eşi herkesin ATATÜRK dediği İsmail Eniştemin ölümünü çok iyi hatırlıyorum.

Hacı Baba dediğimiz son eşi Mustafa Enişte ise bu ay vefat etti.
Teyzemin üç kocası da dünyalarını değiştirdiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder