Filizkıran Fırtınası, dedim.
Ama
Halk Bilim ile ilgilenenlerden de ilgilenen olmadı.
Kim
daha çok öne çıkarsa, kim sesini yükseltirse, o mu haklı olan hep acaba?
Akşama
doğru şiddetlenen fırtınada filizler kırılmış olmalı.
Ya
kırılan onca insan?
Yaşamak
bu kadar işte, bir fırtına esiyor ve kırılıyorsun.
Veya
fırtına seni deryaya karıyor.
Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı
O bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı
Dersim’e Yolculuk yazıldı, ama aklımda hep Şemdinli var, Naw Çiya, Dağlar Arası var. Muzaffer Erdost veteriner hekim yedek subay olarak 1959’da oralara tayin olmamış olsa, günlük tutmamış, fotoğraflar çekmemiş olsa, bize ne kalırdı oralardan, Şemdinli’den? Sonra İlhan’ı yitirince karanlık bir cunta sabahında, onun da adını adına alarak bize yeni ufuklar açıyordu. Muzaffer Erdost bize yarım kalmış bir hazine bıraktı, hazine haritasını kendisi yaptı, bize o haritanın peşine düşüp Şemdinli’ye gitmek kaldı.
Yasaklarmış,
gitmekmiş, gitmemekmiş, sonunda hep ölüm var.
Ama
hep yolda olmak da var.
Ölüm
de yol değil mi? Veysel “uzun ince bir yol” derken ölümü mü tasvir ediyordu
acaba?
Ben o senenin yazında, iki ortaklı bir soba imalathanesinde işe girmiştim. İlkokul beşinci sınıfa geçmiştim. Ortaklar bir ay sonra “Biz Merzifon’dan bir iş aldık, bir ay sonra geleceğiz, imalathane sana emanet, buradaki fırınlı soba kapaklarının deliklerini biz gelene kadar delmiş olursun,” dediler ve dükkanın bir anahtarını da bana verip çekip gittiler.
Soba
kapakları dedikleri tam 5.000 adet alüminyum döküm malzemeden ve fırınlı
sobalar için yapılmış kapaklardı. Kapağın geldiği bir sövesi var. Önce sövenin
altında ve üstünde birer delik deliyorsun sütunlu matkapta, sonra kapağın
altında ve üstünde. Bu altta ve üstteki ikişer delik birbirine denk gelince
boydan boya çelik telden bir mil geçiriyorsun, sonra kapak söveden düşmesin
diye, milin iki ucunu kıvırıyorsun, kapak çalışıyor. Kapağın bu çalışan halini
sobaya ustalar tutturacak.
Merzifon’dan
aldıkları parayı gözümün önünde bölüşürlerken, bana da biraz para verdiklerini
hatırlıyorum. Hakkını helal et, dediler ustalar parayı elime sayarlarken.
…/…
Cemal Usta’nın bir ustası vardı. Cemal Usta’nın soba imalathanesinin anahtarının birisi yedek olarak hep ustasında, Bekir Usta’da bulunurdu.Cemal Usta karanlık bir Sungurlu akşamında, karanlık köşelerde alçakça bir pusuyla kurşunlara kurban gitti.
Cemal
Usta’nın ustası Bekir Usta, Cemal Usta’nın ölümünden birkaç gün sonra kendinde
bulunan anahtarla Cemal Usta’nın dükkanını açtı desturla. Tezgaha baktı Bekir
Usta. Yarım kalmış işler gördü tezgahın üzerinde. Bunlar Cemal Usta’nın yarım
bıraktığı, elinde olan işlerdi. Bekir Usta işe koyuldu, Ya Hak, diyerek. Kim
bilir, dedi Bekir Usta, belki de bu işlerin parasını peşin almıştır Cemalim. Hak
geçmesin, tamamlayayım, sahibi gelirse veririm, diye geçirdi içinden.
Kim bilir, dedi bir daha, aslında Cemal işini teslim etmeden parasını almazdı, ama belki de bu işleri, bu yarım kalan işleri ona verenler, aynı paraya bu işleri başka bir ustaya veremezlerdi, pahalı gelirdi.
Bekir Usta haklıydı, o nedenle bu yarım kalan işleri almıştı Cemal Usta, kimseden bir şey talep etmez, kimseye bir fiyat vermezdi.
Bekir Usta Cemal Usta’dan yarım kalan işleri tamamlamaya koyuldu.
…/…
Öğlene doğru yaşlı, beli bükülmüş bir kadıncağız geldi Cemal Usta’nın soba imalathanesine. Bekir Usta gelen kadıncağızı kapıda karşıladı. “Benim burada bir küreğim varıdı, Cemal Usta’ya ısmarıç ısmarlamıştım, nic’oldu acaba?” dedi kadıncağız. Bekir Usta hiç konuşmadan gidip tezgahta yarım kalan köz küreğine baktı. Yaşlı kadıncağızın ısmarladığı kürek, sobadan köz almak, sobaya kömür atmak için kullanılan kürekti, köz küreği.
“Anacığım,
az biraz işi var küreğin, biraz şurada oturup bekleyebilir misin?”
Bekir Usta yaşlı kadının oturması için altına kovalı sobalar için yapılmış, sac bir kovayı ters çevirerek verdi. Kadıncağız sac kovanın üzerine güçlükle eğilip oturabildi. Elindeki baston da olmasa, kadıncağız düşebilirdi.
…/…
Yaşlı kadın beklerken Bekir Usta Cemal Usta’dan bu yedek anahtarı neden aldığının, anlamını ve önemini daha iyice kavrıyordu artık.
Bunu
aslında Cemal Usta söylemiş ve ısrar etmişti Bekir Usta’ya, “Usta al şu yedek
anahtarı sende kalsın. Ne olur, ne olmaz. Ölür gideriz bir yerde, bir köşede
aniden. İşler yarım kalır. Haklısın, kimseden peşin para almıyorum, ama bana
gelenler, bana iş yaptırmaya, tamire gelenler hep garip gureba, yaşlı, yoksul
ve kimsesizler. Beni nereden duyar, bilip gelirler bilemiyorum. Hiç birisini de
geri çeviremiyorum.
Onlardan peşin para almak şöyle dursun, işleri yarım kalırsa benden başka kime giderler şuncağız basit işler için bile? Onların işleri yarım kalmasın, yapıp verirsin. Onlar sipariş verdiklerinde bile hakları geçmiş olur aslında bana.”
…/…
Bekir
Usta bütün bu konuşmaları hatırladı ve Cemal Usta’dan yarım kalan işleri tamamlamaya
koyuldu. Önce, az önce gelen yaşlı kadıncağızın köz küreğini tamamladı ve kadının
eline verdi. Yaşlı kadın çıkarken köz küreğinin parasını vermeyi unuttu. Bekir
Usta yaşlı kadıncağıza dönüp de bir şey demedi, diyemedi.
Düşündü Bekir Usta. Cemal de olsa bu durumda bir şey diyemezdi, diye geçirdi içinden. Bekir Usta çırak olarak yanına girip sobacı ustası olan Cemal Usta’nın yerine yaşlı kadına o köz küreğini helal etti.
Tezgahtaki yarım kalan işleri tamamlamak artık daha kolay geldi Bekir Usta’nın gözüne.
Yarım kalan işin de helalliği vardı demek ki.
Birisine, dostunuza, yoldaşınıza, sevdiğinize evinizin, işyerinizin yedek anahtarını verebiliyor musunuz? Birisine yedek anahtar vermek, sırlarını da vermek demek değil midir?
Yazılması yarım kalmış yazılarınız, hikayeleriniz, romanlarınız, anılarınız da olabilir, sır gibi saklamanıza gerek yok. Siz gidince onları tamamlayacak olan bir akıl, bir yürek, bir kalem yoldaşınız olsun. Gün olur onlar da tamamlanır belki. Bunun çok örnekleri olduğunu biliyoruz.
Hiçbir şey yarım kalmasın.
Peşi
sıra gelir helalliği…
Cemal Usta ile hep yarım kalan sohbetlerimizi düşünüyorum, onların helalliği nic’olacak?
SİLAHLA VURULAN SOBACI CEMAL, HAYATINI KAYBETTİ
Sungurlu’da Sobacılar Arastasında ‘Sobacı Cemal’ olarak
bilinen Cemal Barun, dün akşam silahla vurularak hayatını kaybetti. Alınan
bilgiye göre, Cemal Barun akşam saatlerinde Altunoğlu Cami yanında evine
gittiği sırada kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla vuruldu. Ağır
yaralanan Cemal Barun, Sungurlu Devlet Hastanesine kaldırıldı. Barun, burada
yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. (Mayıs 2021)
![]() |
Ne güzel bir insandı, sohbetlerimin dervişi Sobacı Cemal Usta |