5 Ekim 2023 Perşembe

HELALLİK

Filizkıran Fırtınası, dedim.

Ama Halk Bilim ile ilgilenenlerden de ilgilenen olmadı.

Kim daha çok öne çıkarsa, kim sesini yükseltirse, o mu haklı olan hep acaba?

Akşama doğru şiddetlenen fırtınada filizler kırılmış olmalı.

Ya kırılan onca insan?

Yaşamak bu kadar işte, bir fırtına esiyor ve kırılıyorsun.

Veya fırtına seni deryaya karıyor.

Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı

O bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı

Dersim’e Yolculuk yazıldı, ama aklımda hep Şemdinli var, Naw Çiya, Dağlar Arası var. Muzaffer Erdost veteriner hekim yedek subay olarak 1959’da oralara tayin olmamış olsa, günlük tutmamış, fotoğraflar çekmemiş olsa, bize ne kalırdı oralardan, Şemdinli’den? Sonra İlhan’ı yitirince karanlık bir cunta sabahında, onun da adını adına alarak bize yeni ufuklar açıyordu. Muzaffer Erdost bize yarım kalmış bir hazine bıraktı, hazine haritasını kendisi yaptı, bize o haritanın peşine düşüp Şemdinli’ye gitmek kaldı.

 …/…

 Gidin, Şemdinli var, diyordu.

Yasaklarmış, gitmekmiş, gitmemekmiş, sonunda hep ölüm var.

Ama hep yolda olmak da var.

Ölüm de yol değil mi? Veysel “uzun ince bir yol” derken ölümü mü tasvir ediyordu acaba?

 …/…

 Yaz ayları gelip okullar kapandığında Çorum Yetiştirme Yurdu’nda barınan öğrenciler günlerini boş geçirmezlerdi. Her birimiz bir esnafın yanına çırak olarak girip çalışırdık.

Ben o senenin yazında, iki ortaklı bir soba imalathanesinde işe girmiştim. İlkokul beşinci sınıfa geçmiştim. Ortaklar bir ay sonra “Biz Merzifon’dan bir iş aldık, bir ay sonra geleceğiz, imalathane sana emanet, buradaki fırınlı soba kapaklarının deliklerini biz gelene kadar delmiş olursun,” dediler ve dükkanın bir anahtarını da bana verip çekip gittiler.

Soba kapakları dedikleri tam 5.000 adet alüminyum döküm malzemeden ve fırınlı sobalar için yapılmış kapaklardı. Kapağın geldiği bir sövesi var. Önce sövenin altında ve üstünde birer delik deliyorsun sütunlu matkapta, sonra kapağın altında ve üstünde. Bu altta ve üstteki ikişer delik birbirine denk gelince boydan boya çelik telden bir mil geçiriyorsun, sonra kapak söveden düşmesin diye, milin iki ucunu kıvırıyorsun, kapak çalışıyor. Kapağın bu çalışan halini sobaya ustalar tutturacak.

 İlk delikler deliniyor. Boyumun kısalığından dolayı hem tezgahın üzerindeki sütunlu matkaba yetişmem ve gücümü matkaba vermem çok zor oluyor hem de sadece sağ koluma yük verdiğim için kolumda ve belimde ağrılarım başlıyor. Ayaklarımın altına tahta bir takoz alarak sütunlu matkabı daha kolay kullanmaya başladım. Bir hafta sonra artık bedenimde ağrı hissetmiyordum, hamlığım gitmiş, işe alışmıştım. Ustalar gelmeden ben o 5.000 adet alüminyum fırınlı soba kapağını ve sövesini delerek, takım yapıp hazırlamıştım. Doğrusu bu duruma ustalar da şaşırmışlardı.

Merzifon’dan aldıkları parayı gözümün önünde bölüşürlerken, bana da biraz para verdiklerini hatırlıyorum. Hakkını helal et, dediler ustalar parayı elime sayarlarken.

…/…

Cemal Usta’nın bir ustası vardı. Cemal Usta’nın soba imalathanesinin anahtarının birisi yedek olarak hep ustasında, Bekir Usta’da bulunurdu.Cemal Usta karanlık bir Sungurlu akşamında, karanlık köşelerde alçakça bir pusuyla kurşunlara kurban gitti.

Cemal Usta’nın ustası Bekir Usta, Cemal Usta’nın ölümünden birkaç gün sonra kendinde bulunan anahtarla Cemal Usta’nın dükkanını açtı desturla. Tezgaha baktı Bekir Usta. Yarım kalmış işler gördü tezgahın üzerinde. Bunlar Cemal Usta’nın yarım bıraktığı, elinde olan işlerdi. Bekir Usta işe koyuldu, Ya Hak, diyerek. Kim bilir, dedi Bekir Usta, belki de bu işlerin parasını peşin almıştır Cemalim. Hak geçmesin, tamamlayayım, sahibi gelirse veririm, diye geçirdi içinden.

Kim bilir, dedi bir daha, aslında Cemal işini teslim etmeden parasını almazdı, ama belki de bu işleri, bu yarım kalan işleri ona verenler, aynı paraya bu işleri başka bir ustaya veremezlerdi, pahalı gelirdi.

Bekir Usta haklıydı, o nedenle bu yarım kalan işleri almıştı Cemal Usta, kimseden bir şey talep etmez, kimseye bir fiyat vermezdi.

Bekir Usta Cemal Usta’dan yarım kalan işleri tamamlamaya koyuldu.  

…/…

Öğlene doğru yaşlı, beli bükülmüş bir kadıncağız geldi Cemal Usta’nın soba imalathanesine. Bekir Usta gelen kadıncağızı kapıda karşıladı. “Benim burada bir küreğim varıdı, Cemal Usta’ya ısmarıç ısmarlamıştım, nic’oldu acaba?” dedi kadıncağız. Bekir Usta hiç konuşmadan gidip tezgahta yarım kalan köz küreğine baktı. Yaşlı kadıncağızın ısmarladığı kürek, sobadan köz almak, sobaya kömür atmak için kullanılan kürekti, köz küreği.

“Anacığım, az biraz işi var küreğin, biraz şurada oturup bekleyebilir misin?”

Bekir Usta yaşlı kadının oturması için altına kovalı sobalar için yapılmış, sac bir kovayı ters çevirerek verdi. Kadıncağız sac kovanın üzerine güçlükle eğilip oturabildi. Elindeki baston da olmasa, kadıncağız düşebilirdi.

…/…

Yaşlı kadın beklerken Bekir Usta Cemal Usta’dan bu yedek anahtarı neden aldığının, anlamını ve önemini daha iyice kavrıyordu artık.

Bunu aslında Cemal Usta söylemiş ve ısrar etmişti Bekir Usta’ya, “Usta al şu yedek anahtarı sende kalsın. Ne olur, ne olmaz. Ölür gideriz bir yerde, bir köşede aniden. İşler yarım kalır. Haklısın, kimseden peşin para almıyorum, ama bana gelenler, bana iş yaptırmaya, tamire gelenler hep garip gureba, yaşlı, yoksul ve kimsesizler. Beni nereden duyar, bilip gelirler bilemiyorum. Hiç birisini de geri çeviremiyorum.

Onlardan peşin para almak şöyle dursun, işleri yarım kalırsa benden başka kime giderler şuncağız basit işler için bile? Onların işleri yarım kalmasın, yapıp verirsin. Onlar sipariş verdiklerinde bile hakları geçmiş olur aslında bana.”

…/…

Bekir Usta bütün bu konuşmaları hatırladı ve Cemal Usta’dan yarım kalan işleri tamamlamaya koyuldu. Önce, az önce gelen yaşlı kadıncağızın köz küreğini tamamladı ve kadının eline verdi. Yaşlı kadın çıkarken köz küreğinin parasını vermeyi unuttu. Bekir Usta yaşlı kadıncağıza dönüp de bir şey demedi, diyemedi.

Düşündü Bekir Usta. Cemal de olsa bu durumda bir şey diyemezdi, diye geçirdi içinden. Bekir Usta çırak olarak yanına girip sobacı ustası olan Cemal Usta’nın yerine yaşlı kadına o köz küreğini helal etti.

Tezgahtaki yarım kalan işleri tamamlamak artık daha kolay geldi Bekir Usta’nın gözüne.

Yarım kalan işin de helalliği vardı demek ki.

Birisine, dostunuza, yoldaşınıza, sevdiğinize evinizin, işyerinizin yedek anahtarını verebiliyor musunuz? Birisine yedek anahtar vermek, sırlarını da vermek demek değil midir?

Yazılması yarım kalmış yazılarınız, hikayeleriniz, romanlarınız, anılarınız da olabilir, sır gibi saklamanıza gerek yok. Siz gidince onları tamamlayacak olan bir akıl, bir yürek, bir kalem yoldaşınız olsun. Gün olur onlar da tamamlanır belki. Bunun çok örnekleri olduğunu biliyoruz.

Hiçbir şey yarım kalmasın.

Peşi sıra gelir helalliği…

Cemal Usta ile hep yarım kalan sohbetlerimizi düşünüyorum, onların helalliği nic’olacak?

SİLAHLA VURULAN SOBACI CEMAL, HAYATINI KAYBETTİ

Sungurlu’da Sobacılar Arastasında ‘Sobacı Cemal’ olarak bilinen Cemal Barun, dün akşam silahla vurularak hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, Cemal Barun akşam saatlerinde Altunoğlu Cami yanında evine gittiği sırada kimliği belirsiz kişiler tarafından silahla vuruldu. Ağır yaralanan Cemal Barun, Sungurlu Devlet Hastanesine kaldırıldı. Barun, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. (Mayıs 2021)

 

Ne güzel bir insandı, sohbetlerimin dervişi Sobacı Cemal Usta