ELE ALINAN KİTAP : KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN
TÜRKÇESİ :
E.KARAHAN-N.UĞURLU
YAYINEVİ :
ÖRGÜN YAYINEVİ
BASKI TARİHİ :
KASIM 2010
DIŞ KAPAK-ÖN :
Dış kapakta kullanılmış olan siyah beyaz fotoğrafın ne zaman çekildiği, nerede
çekildiği, fotoğraftakilerin kim oldukları belirtilmemiştir.
Fotoğraf makinesinin 1850’li yıllarda icat edildiğini ve kitabın
1835-1839 yılları arasında Osmanlı topraklarından yazılan mektupları içerdiğini
düşünürsek, kitabın kapağına bir fotoğraf konması ve künyede konulan bu
fotoğraftan hiç söz edilmemesi anlaşılamamıştır.
Yazının hemen başlığında göze çarpan bir çeviri vahametinden söz
edersek, yazının kendisi nasıl bir yol izler acaba, diye okur bize soru
sorabilir.
Okur bize soru sormadan ele aldığımız kitabın künyesinden
başlayarak başka diğer tüm vahim hataları sıralamaya başlayalım isterseniz.
Asıl konumuz ise çeviri kitabın adının neden, KÜRDİSTAN
DAĞLARINDAN, olduğu ve hem başlıkta hem de içerikte yapılan çözümsüz çevirinin
analizi olacaktır.
TÜRKÇESİ VE HAZIRLAYANI AYNI OLAN BİR KİTAP
Kitap çeviri bir kitap olmasına rağmen, künyeye baktığınızda
“Nurer UĞURLU tarafından hazırlanmıştır” (nokta yok) ibaresini görürsünüz.
Çeviri bir kitabın bir çevirmeni, tercüme edeni, Türkçesi, diye
belirtilen bir açıklaması olur.
Çeviri bir kitabın künyesinde bir de “hazırlayanı” varsa, Türkçesi
karşılığını yazmanın anlamı var mıdır?
KİTABIN KAYNAK DİLDEKİ ADI ve YAZARI
Yine künyeye bakıyoruz ve kaynak dilin Almanca olduğunu anlıyoruz.
Ancak bununla ilgili olarak, yani “kitabın orijinal adı, kaynak dildeki adı”
gibi bir açıklama göremiyoruz.
Göremediğimiz sadece kitabın kaynak dildeki orijinal adı değil,
yazarın adını da göremiyoruz, zira “(kitabın) yazarı” olarak da bir açıklama
göremiyoruz.
Eğer bu kitabın başka çevirilerini veya kaynak dil olan Almanca
orijinal kitabını okuduysanız veya MOLTKE’ yi biliyorsanız, o zaman kitabın
yazarının kim olduğunu ve bahsedilmek istenen kitabın başlığının da ne olduğunu
künyeden anlayabilirsiniz.
Ama herkesin Moltke’yi bilmesi gerekmiyor, herkesin kitabı kaynak
dilden okuması da.
Kitabın kaynak metindeki adı ve yazarı için künyede yazan metin hiçbir
düzeltme yapmaksızın tam olarak aşağıdaki gibidir.
Helmuth von Moltke, Briefe über die Zustaende
und Begebenheiten in der Türkei aus den Jahren1835 bis 1839, Berlin, 1841
1835 yılının bitişik yazılması baskı hatası değilse eğer,
özensizliktir. Son kelime “Berlin, 1841” neden yazılmış anlamak mümkün değil.
Zira elimizde orijinali bulunan ve 1893 yılında altıncı baskısı
yapılan kaynak dildeki, Almanca, kitabın başlığında “Berlin, 1841” ibaresi
geçmez.
Kitabı hazırlayan ve Türkçesinde de adı geçen Nurer UĞURLU Bey
kendisinden önce yapılan Türkçe çevirilere bir göz atsaydı, esasen mektuplardan
oluşan bu kitabın birkaç mektubu içeren ilk baskısının 1872 yılında yapılmış
olduğunu görürdü.
O halde benim bulabildiğim ve hem Almancası üç ayrı yayınevince
yayınlanan hem de Türkçesi üç farklı kişi tarafından çevrilen (ele aldığımız
çeviri hariç) ve yayınlanan kitapları baskı tarihlerine göre aşağıdaki şekilde
sıralayalım.
KAYNAK DİL, ALMANCA
BİRİNCİ KİTAP
BRIEFE ÜBER ZUSTAENDE UND BEGEBENHEITEN IN DER TURKEI AUS DEN
JAHREN 1835 BIS 1839 VON HELMUTH VON MOLTKE,
HAUPTMANN IM GENERALSTABE, SPAETER GENERAL-FELDMARSCHALL.
SECHSTE AUFLAGE, (ALTINCI BASKI)
BERLİN 1893
ERNST SIEGFRIED MITTLER UND SOHN KÖNIGLICHE HOFBUCHHANDLUNG
(YAYINEVİ)
ALFABE: GOTİK HARFLERİ İLE ALMANCA
METİN : TAM, 67 MEKTUP
İKİNCİ KİTAP
HELMUTH VON MOLTKE
BRIEFE AUS DER TURKEI AUSGEWAEHLT UND EINGELEITET VON MAR HORST
MUNCHEN 1938
ALBERT LANGEN&GEORG MULLER VERLAG (YAYINEVİ)
ALFABE: GOTİK HARFLERİ İLE ALMANCA
METİN : ÖZET / SEÇME, 15
MEKTUP SEÇİLMİŞ
ÜÇÜNCÜ KİTAP
HELMUTH VON MOLTKE
UNTER DEM HALBMOND
AUS DEN “BRIEFE UBER ZUSTAENDE UND BEGEBENHEITEN IN DER TURKEI AUS
DEN JAHREN 1835 BIS 1839”
TREDITION GMBH, HAMBURG (YAYINEVİ)
Baskı tarihi yazmamakla birlikte yayınevinin kuruluşunun 2006 yılı
olduğunu görebiliyoruz.
ALFABE : LATİN HARFLARİ İLE ALMANCA
METİN : DÖRT MEKTUP EKSİK,
MEKTUPLAR TAM METİN DEĞİL,
HEDEF DİL, TÜRKÇE
BİRİNCİ
KİTAP
FELD MAREŞAL
ÇEVİREN: HAYRULLAH ÖRS
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
TÜRK TARİH KURUMU BASIMEVİ
ANKARA 1960
METİN : TAM
İKİNCİ KİTAP
FELDMAREŞAL
H.VON MOLTKE
TÜRKİYE MEKTUPLARI
ÇEVİREN: KEMAL VEHBİ GÜL
VARLIK YAYINEVİ
EKİN BASIMEVİ
NİSAN, 1967
METİN : ÖZET / SEÇME, İKİNCİ
KAYNAK KİTABIN BİREBİR ÇEVİRİSİDİR. SADECE 15 MEKTUBUN ÇEVİRİSİ YAPILMIŞTIR.
MEKTUP NUMARALARI EŞ DEĞİLDİR.
ÜÇÜNCÜ KİTAP
FELDMAREŞAL HELMUTH VON MOLTKE
MOLTKE’NİN TÜRKİYE MEKTUPLARI
ÇEVİREN: HAYRULLAH ÖRS
REMZİ KİTABEVİ
YÜKSELEN MATBAASI
İSTANBUL- 1969
METİN : TAM
Hem kaynak dilde hem de hedef dilde yayınlanan altı kitabın
başlıklarında da KÜRDİSTAN adı geçmemesine rağmen ele almış olduğumuz kitabın
başlığında neden KÜRDİSTAN lafı geçmektedir?
Ama gelin bu sorumuzun cevabını yazımızın sonuna bırakalım.
Öncelikle ele aldığımız kitapta yapılan metin içi affedilemez ve
özensiz çeviri hatalarını diğer üç kitap ile karşılaştırmalı ve örneklemelerle
kısaca bir analiz edelim.
HEDEF DİLDEKİ DOĞRU BAŞLIK
Yukarıda adı geçen birinci kitap hedef dildeki, Türkçedeki, doğru
başlığı taşımaktadır.
HELMUTH VON MOLTKE
TÜRKİYEDEKİ DURUM VE OLAYLAR ÜZERİNE MEKTUPLAR
(1835-1839)
Ancak burada, TÜRKİYEDEKİ kelimesinde yazım hatasını görmezden
gelemeyiz. Bu vahim hata hem İş Bankası Yayınları hem de Türk Tarih Kurumu
Basımevi’ nin gözünden nasıl kaçar, anlamak zor gerçekten.
ÇEVİRMENLER
HAYRULLAH ÖRS
(Çevirmen, Eğitimci, Yazar)
Yazım hatası hariç, doğru başlığı taşıyan çeviriyi yapan HAYRULLAH
ÖRS (1901-1977) İstanbul Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Almanya’da ve
İsveç’te El İşi ve İş Eğitimi konularında eğitim alır.
Bir dönem Topkapı Sarayı Müzesi müdürlüğü de yapmış olan
çevirmenin Almanca diline hakim olduğunu hem biyografisinden hem de yapmış
olduğu çeviriyi kaynak dilde yazılan kitapla karşılaştırdığımızda
anlayabiliyoruz.
KEMAL VEHBİ GÜL (Avukat,
Politikacı, Yazar, Çevirmen)
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi
mezunu KEMAL VEHBİ GÜL (1937-) 1955-56 yıllarında Alman bir firmanın yapmış
olduğu Samsun Limanı’nda Almanlara tercümanlık yapmış olup, Almanca yanında
Arapça ve İngilizce bilmektedir.
E.KARAHAN-N.UĞURLU
E.KARAHAN olarak künyede adı geçen kişinin ön adını ve Almanca
yetkinliği nedir, bilemiyoruz. E.KARAHAN ile birlikte adı geçen N.UĞURLU’ nun
ön adının “Nurer” olduğunu neyse ki biliyoruz.
NURER UĞURLU (Şair, Araştırmacı, Yazar, Çevirmen)
Nurer UĞURLU’ nun şairliği burada konumuz değil ne de yazarlığı.
1962 yılında TİP Gençlik Kolları Başkanı olan Nurer UĞURLU (1940-)
biyografilerine baktığımızda bu bilgileri bulamayız, bir nedeni olmalıdır
elbette. Adana doğumlu UĞURLU iki sene devam ettiği İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nden ayrılıyor ve yayıncılık dünyasına giriyor.
Farklı biyografilerinde “çevirmen” bilgileri yer alsa da hangi
yabancı dilleri, ne kadar bildiği ve bunları nerede öğrendiği bilgilerine erişmek
imkansızdır.
Karşılaştırmalı çeviri hatalarına geçmeden önce kaynak dilden
hedef dile geçerken göz ardı edilenler, eksikler, görmezden gelinenler,
özensizliklerden kısa da olsa söz edelim. Bütün bunlar çeviriyi doğrudan
etkilemese de kaynak metni oluşturan Moltke’ nin mektuplarının anlam
bütünlüğünü bozmaktadır.
GÖRMEZDEN GELİNENLER
Türkçe çeviri kitapların adını uzun uzun yazmak yerine aşağıdaki
şekilde kodlamakta yarar gördük.
BİRİNCİ KİTAP - H.ÖRS 1960
İKİNCİ KİTAP - K.V.GÜL
1967
ÜÇÜNCÜ KİTAP - H.ÖRS 1969
Kaynak kitapta 67 adet mektup bulunmaktadır. Her mektubun bir
başlığı, nerede yazıldığı ve yazıldığı tarih yer almaktadır.
Nerede yazıldıklarını dikkate almaksızın, yazıldığı tarihleri karşılaştırdığımızda
özellikle Temmuz/ Haziran (Almanca Juli/Juni) ve Aralık/Kasım (Almanca,
Dezember/November) aylarının bazı mektupların çevirisinde yanlış yapıldığını
fark ettim.
MEKTUP NO
|
KAYNAK TARİH
|
H.ÖRS 1960
|
K.V.GÜL 1967
|
H.ÖRS 1969
|
3
|
29.11 1835
|
20.11.1835
|
|
20.11.1835
|
4
|
03.12.1835
|
03.11.1835
|
|
03.11.1835
|
5
|
24.12.1835
|
24.11.1835
|
|
24.11.1835
|
15
|
19.07.1836
|
19.06.1836
|
|
19.06.1836
|
21
|
30.11.1836
|
23.11.1836
|
|
30.10.1836
|
22
|
23.12.1836
|
26.06.1837
|
|
23.11.1836
|
30
|
26.07.1837
|
08.11.1838
|
|
26.06.1837
|
54
|
08.12.1838
|
23.11.1838
|
|
08.11.1838
|
55
|
23.12.1838
|
10.06.1839
|
|
23.11.1838
|
63
|
10.06.1839
|
23.11.1836
|
10.07.1839
|
10.06.1839
|
Kaynak metinde bulunan ve her
bir mektuba ardışık olarak verilen mektup numaraları H.ÖRS 1960
çevirisinde 30. Mektup dahil son mektup 67. Mektuba kadar (dahil)
verilmemiştir.
Benzer durum H.ÖRS 1969 çevirisi için de geçerlidir, 30-67 no’lu (dahil)
mektuplar arası numarasızdır.
Tarihlerin yanlış yazılmasının bize göre en büyük nedeni Almanca
Temmuz/Haziran ve Aralık/Kasım aylarının yazılış ve söylenişlerinin benzer
olmasından kaynaklanıyor olmasıdır. Ama yine de çevirmenin gerekli özeni
göstermediği görülmektedir.
Bununla birlikte her üç çevirmen de çeviri için kaynak kitapla
ilgili kaçıncı baskıyı esas aldığını bildirmemiştir.
Gelelim asıl konumuz olan ve bizce tam bir ÇEVİRİ VEHAMETİ
görünümünde olan KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN adlı ele aldığımız analiz kitabımıza. Bu
çeviri kitabın kodunu da KD 2010 olarak belirleyelim.
ÇÖZÜMSÜZ BİR ÇEVİRİ:
KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN
Nurer UĞURLU daha kitabın girişinde HELMUTH VON MOLTKE TÜRKİYE’DE
başlıklı yazısında “Biz de yayınladığımız bu kitapta, Moltke’nin Avrupa’da
büyük yankı uyandıran Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Yukarı Mezotomya’yla (olduğu
gibi aldım yn) ilgili, yaşadığı, gördüğü, tanık olduğu gerçekleri olanca açıklığıyla
yansıttığı mektuplarından bir derleme düzenledik.” diye bir açıklama yapar.
Kitabın künyesinde çeviren ve hazırlayan olarak adı geçen Nurer
UĞURLU çeviri için esas aldığı kaynak kitabın hangisi ve kaçıncı baskı olduğunu
belirtmemiştir. Biz yine de kendimize 1893 yılında yapılan ve bulabildiğimiz en
eski, altıncı, baskıyı esas alacağız.
Biz yine diğer üç çeviri kitapta izlediğimiz benzer yolu izleyerek
konuyu önce KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN kitabında tespit ettiğimiz özensizlikler,
hatalar, eksikler ve fazlalıklar vb. açısından ele alalım.
ELE ALINAN KİTAPTA (KÜRDİSTAN
DAĞLARINDAN) GÖRMEZDEN GELİNENLER / OLMAYAN İLAVELER
GRAVÜRLER
Gerek Moltke’nin gönderdiği mektuplarında gerekse mektupları
yayınlayan Alman yayıncıların kitaplarında bir tane bile gravüre rastlanmazken,
Nurer UĞURLU kitabın bir bölümünü “GRAVÜRLER” olarak ayırmış ve sanki kitabın
konusu gravürlermiş veya kitap “gravürsüz olmazsa olmazmış” gibi içine yerli
yersiz bolca gravür yerleştirmiştir.
MEKTUP NUMARALARI
E.KARAHAN-N.UĞURLU çevirisinde hiçbir mektubun numarası yoktur.
MEKTUP BAŞLIKLARI
Her ne kadar Nurer UĞURLU bir derleme yaptık dese de derlenen mektupların
başlıkları bile ya eksik ya hatalı ya da uydurmadır.
Bir de olmayan mektupların icadı var. KD 2010 kitabında geçen başlıkları
hiç değiştirmeden, düzeltme yapmadan olduğu gibi aktardık.
MEKTUP NO
|
TARİH
|
KD 2010
|
KAYNAK KİTAP
|
|
07.04.1835
|
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN SİYASİ VE ASKERİ DURUMU
|
BÖYLE BİR BAŞLIK VE BU TARİHLİ MEKTUP YOK. İLK MEKTUBUN TARİHİ 25.10.1835 TARİHLİDİR.
|
3
|
20.11.1835
|
İSTANBUL’A YOLCULUK
|
EFLAK KIZAKLARI-YERKÖY, RUSÇUK, TATARLARLA SEYAHAT-ŞUMNU-TÜRK HAMAMLARI-BALKAN-EDİRNE İSTANBUL’A VARIŞ
|
(Burada, mektup tarihine bakarak KD 2010 çevirisinin H.ÖRS 1960
çevirisinden aşırma olduğunu seziyoruz. Zira aynı hata, yani 29 Kasım olması
gereken tarihin 20 Kasım olarak yazılması hatası H.ÖRS 1960 çevirisinde de
vardır. Başlık ise tam bir felaket. H.ÖRS 1960 “İstanbul’a Varış,” derken, KD
2010 İstanbul’a Yolculuk” demektedir.)
|
4
|
03.11.1835
|
Aynı tarih hatası, yani H.ÖRS 1960 çevirisinden aşırma izi devam
etmektedir. Olması gereken tarih 03.12. 1835 tarihidir.
|
5
|
24.11.1835
|
Ne yazık ki benzer durum. Olması gereken tarih 24 Aralık
tarihidir.
|
8
|
09.02.1836
|
DOĞUDA KADINLAR
|
ŞARKTA KADINLAR VE ESİRLER
|
12
|
05.05.1836
|
PADİŞAHIN KIZININ DÜĞÜNÜ
|
PADİŞAHIN KIZININ DÜĞÜNÜ- MEDDAH YAHUT HALK MASALCISI
|
13
|
20.05.1836
|
BOĞAZİÇİ’NDE BAHAR
|
BOĞAZİÇİNDE BAHAR- TÜRK DİPLOMATİK ÖĞLEN YEMEĞİ
|
15
|
19.06.1836
|
ÇANAKKALE’YE İKİNCİ YOLCULUK
|
ÇANAKKALE’YE İKİNCİ SEYAHAT- VE İYONYA BALIKÇI KAYIĞI
|
16
|
04.08.1836
|
İZMİR VE ÇEVRESİ
|
İZMİR VE CİVARI-TÜRK VAPURU
|
18
|
20.09.1836
|
BOĞAZ’IN KUZEYİ
|
BOĞAZ YAHUT BOSFOR’UN KISMI
|
22
|
23.11.1836
|
YANGINLAR
|
YANGINLAR, EVLERİN YAPI TARZI
|
(Burada
da olması gereken tarih 23.12.1836 tarihidir ve aşırma izlerini sürmeye devam
ediyoruz.)
|
24
|
18.01.1837
|
BEYAZIT CAMİİNİN GÜVERCİNLERİ İSTANBUL’UN KÖPEKLERİ
|
İSTANBUL’UN KÖPEKLERİ- MEZARLIKLARI
|
28
|
1-2.05.1837
|
KD 2010 burada bir tarih uydurması yapmaktadır, zira olması
gereken tarih 12.05.1837 tarihidir.
|
30
|
26.06.1837
|
Olması gereken tarih 26.07.1837, aşırma izi aynı şekilde devam
ediyor.
|
32
|
02.11.1837
|
RUMELİ, BULGARİSTAN VE DOBRUCA’DA YOLCULUK
|
RUMELİ, BULGARİSTAN VE DOBRUCA’DA SEYAHAT. TRAJAN İSTİHKAMI
|
34
|
28.12.1837
|
İSTANBUL’UN TARİHİ ESERLERİ
|
İSTANBUL’UN ESKİ ESERLERİ- AYASOFYA-HİPODROM-FORUM CONSTANTİNUM-DİREKLER VE KİLİSELER, ŞEHRİN SURLARI
|
35
|
08.03.1838
|
SAMSUN’A YOLCULUK KARADENİZ KIYILARI
|
SAMSUN’A SEYAHAT-KARADENİZ KIYILARI-VAPUR YOLCULUĞU
|
38
|
15.93.1838
|
KÜÇÜK ASYA YAYLASI
|
ANTİTOROSLAR YAHUT KÜÇÜK ASYA YAYLASI
|
43
|
01.05.1838
|
DİCLE ÜZERİNDEN MUSUL’A KADAR YOLCULUK VE ARAPLAR
|
DİCLE ÜZERİNDEN MUSUL’A KADAR SEYAHAT-ARAPLAR-MEZOPOTAMYA ÇÖLÜNDE
KERVANLA SEFER
|
48
|
20.07.1838
|
FIRAT IRMAĞI ÜZERİNDEKİ AKINTILARDAN GEÇEREK YOLCULUK
|
DAĞLARDAN ATLA GEÇEREK DİCLE’DEN FIRAT’A. FIRAT ÜZERİNDEKİ AKINTILARDAN GEÇEREK SAYAHAT. ASBUZU
|
51
|
23.09.1838
|
ASKER KAÇAKLARI
|
ASKER
KAÇAKLIĞI
|
53
|
03.11.1838
|
KONYA’YA YOLCULUK ERCİYES VE KAYSERİ KİLİKYA GEÇİTLERİ
|
KONYA’YA SEYAHAT-ESHABI KEHF- ERCİYAŞ VE KAYSERİ KARACEHENNEM-KONYA-KİLİKYA GEÇİTLER-TOMARZA PİSKOPOSU- AVŞAR PRENSİ
|
54
|
08.11.1838
|
Olması gereken tarih artık açıkça bellidir, 08.12.1838.
|
55
|
23.11.1838
|
Aynı aşırma izi, olması gereken tarih 23.12.1838.
|
56
|
27.01.1839
|
URFA’YA YOLCULUK- NEMRUT’UN SARAYI NEMRUT’UN SARAYI
|
URFA’YA SEYAHAT-CİRİT ATMA- MAĞARALAR-NEMRUT’UN SARAYI
|
59
|
08.04.1839
|
FIRAT KIYISINDAN EĞİN’E YOLCULUK
|
FIRAT KENARINDA EĞİN’E SEYAHAT
|
Burada her iki başlık da hatalıdır. Doğrusu FIRAT KENARINDAKİ
EĞİN’E YOLCULUK olmalıdır.
Zira günümüzde de olduğu gibi, antik dönemde Anadolu’da benzer
isimlerle bulunan yerleşim yerleri o yerleşim yerlerinin yanında, yakınında
bir göl, akarsu, dağ vb. coğrafi konuma göre ayırt edilirdi. Örnek:
Anadolu’da sayısız Heraklia yerleşimi vardır. Bafa Gölü yakınındaki Heraklia
ayırt edici adını hemen yanı başındaki Latmos Dağı’ndan alır ve adı HERAKLIA
AD LATMOS, olarak geçer.
|
60
|
12.04.1839
|
FIRAT’TAN AŞAĞI KELEKLE İNMEK DENEMESİ
|
SULARIN TAŞKIN OLDUĞU SIRADA FIRAT’TAN AŞAĞI KELEKLE İNMEK TECRÜBESİ
|
65
|
10.08.1839
|
İSTANBUL’A DÖNÜŞ VE SULTAN ABDÜLMECİT’İN HUZURUNA ÇIKIŞ
|
İSTANBUL’A DÖNÜŞ, VEZİRİN KABULÜ SULTAN ABDÜLMECİD’İN HUZURUNA KABUL
OLUNUŞ
|
67
|
13.09.1839
|
KARADENİZ VE TUNA’DAN YOLCULUK
|
KARADENİZ VE TUNA’DAN ORSOVA’YA KADAR SEYAHAT
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KD 2010 çevirisinde açıkça görüldüğü gibi,
tarihler hatalı bile olsa bunun kaynak dilde teyidi yapılmadan, açıkçası kaynak
dildeki kitap okunmadan olduğu gibi alınmıştır.
Mektup başlıkları ise kaynak dildeki
başlıklarla çoğu yerde uyumsuz ve eksik, açıklayıcı olmaktan uzaktır.
KÜRT / KÜRDİSTAN
Bizim analize esas aldığımız kaynak dildeki
kitap 67 mektuptan oluşmaktadır. Gerek kaynak dilde esas aldığımız kitap
gerekse bu kitabın tam metin ve mektup olarak çevirisi olan ve bizim de
çeviriye esas kitap olarak yararlandığımız H.ÖRS 1960 çevirisinde KÜRT ve
KÜRDİSTAN başlıkları taşıyan sadece 3 mektup, 44.- 45. ve 46. mektuplar, bulunmaktadır.
MEKTUP NO BAŞLIK
44 BİR
KÜRT HİSARININ MUHASARASI
45 KÜRDİSTAN
DAĞLARI
46 KÜRTLERE
KARŞI SEFER
Çevirenin önsözü hariç, H.ÖRS 1960 çevirisinin
mektuplara ayrılan sayfa sayısının 328 olduğunu düşünürsek, KÜRT ve KÜRDİSTAN
için ayrılan sadece 13 sayfadır.
KD 2010 çevirisini yapan E.KARAHAN ve Nurer UĞURLU her yönüyle
aşırma olduğu sezilen ve üstelik sayfa sayısı toplam sayfa içinde % 5 bile yer
tutmayan sadece üç mektubun başlığından yola çıkarak kitabın başlığını neden
KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN olarak koyarlar ki?
Tamam bir serbest çeviri vardır, diyelim, yabancı filmlerde, TV
dizilerinde, yabancı dilde çıkan kitaplarda, şiirlerde vb, olduğu gibi, ama bu
kadar da içerikten kopuk, bir başlık neyi anlatmak ister?
Bu konuyu çalışmamızın sonuna bırakacak olursak, şimdi de
örnekleme birkaç çeviri karşılaştırması yapalım isterseniz.
ÖRNEKLEME KARŞILAŞTIRMALI ÇEVİRİLER
MEKTUP NO: 3
H.ÖRS 1960
Bütün yüzüne keskin çakmak taşları
saplanmış bir çeşit kızağın üstünde idi. s.14
KD 2010
Bütün yüzüne keskin çakmak taşları
saplanmış bir çeşit kızağın üstündeydim. s.47
Moltke’nin burada anlatmak istediği
Anadolu’nun harman yerlerinde kullanılan kadim tarım aleti dövendir. H. ÖRS bir
dip not ile açıklama yapabilirdi. Yapmamış. N.UĞURLU da aynen kabul etmiş, o da
merak etmemiş bu bir çeşit kızağı. Kaldı ki gerek Moltke’de gerekse çeviride
bir sonraki cümlede “harman” kelimesi geçer.
H.ÖRS 1960
Bu, milletlerin beşiği Asya idi,
tepesi karlı Olympos’tu. s.15
KD 2010
Bu, halkların ve uygarlıkların beşiği Asya’ydı.
Tepesi karlı Olympos’tu. s.49
ANALİZ
H.ÖRS Olympos’un Uludağ olduğunu bilmiyor, bakmak zahmetine de
girmiyor. N.UĞURLU da aynı kelimeyi kullanıyor zahmetsiz.
MEKTUP NO: 6
H.ÖRS 1960
Serasker haftada birkaç kere beni çağırtıyor. Fakat şimdi Türkler
Ramazanı kutladıkları için gündüzün bütün işler duruyor, bu sebeple de
ziyaretler gece yapılıyor. s.19
K.V.GÜL 1967
Serasker her hafta birkaç defa beni yanına
çağırtıyor. Fakat şu sıralarda Türkler “Ramazan” denilen oruç ayında
olduklarından, bütün işyerleri gündüzleri kapalı. Bu yüzden ziyaretler ancak
geceleyin mümkün oluyor. s.27
KD 2010
(İlk cümle atlanmış.)
Fakat şimdi Türkler Ramazan kutladıkları için
gündüz bütün işler duruyor, bu nedenle de görüşmeler gece yapılıyor.
ANALİZ
Kaynak metinde Ramazan kutlamak anlamına gelen
kelime kullanılmış olsa da ramazan değil, Ramazan Bayramı kutlanır. Ayrıca haftada
birkaç kere ile her hafta birkaç kere farklı şeyler ifade eder.
Bu anlamda kaynak metne en yakın çeviri
K.V.GÜL 1967 olarak görünüyor.
MEKTUP NO: 44
H.ÖRS 1960
Çok yorgun olduğum için, yemek yeryemez beyin
kürkleri altında, taştan yatakta (çadırım ve eşyalarım adamlarımın yanında
kalmıştı) hemen uyuyuverdim. s.203
K.V.GÜL 1967
Son haddine varan yorgunluğum sebebiyle, iyice
karnımı doyurduktan sonra, Beyin kürkünü üzerime çekip taşların üzerinde hemen
uykuya daldım. (Çadırım ve yüklerim adamlarımla birlikte geride kaldığı için
böyle uyumak zorunda kalmıştım.) s.92
KD 2010
Çok yorgun olduğum için, yemek yer yemez beyin
kürkleri altında, taştan yatakta (çadırım ve eşyalarım adamlarımın yanında
kalmıştı) hemen uyuyuverdim. s.344
ANALİZ
Burada K.V.GÜL 1967 çevirisi kaynak metne en yakın
gibi görünse de hatalı ve uydurmadır.
Tahmin edileceği gibi KD 2010 çevirisi aşırma
özelliğini aynen sürdürüyor ve “yeryemez” kelimesinin yazılışı hariç H.ÖRS 1960
çevirisi ile birebir aynı görülüyor.
Yemek yer yemez veya iyice karnını doyurduktan
sonra değil, ağır bir yemekten sonra uykuya dalma söz konusudur. Yatılan ise taş
yatak veya taşlar değil, “taş sekidir.”
Özel olarak yapılmamışsa, günlük hayatta
Türkçe’de taş yatak kavramı yoktur. Ancak yakın zamanlara kadar Anadolu’nun
çoğu yerinde insanlar, ev sahipleri ve misafirleri kışın ahırların içinde
bulunan “ahır sekilerinde” yatıp uyurdu. Bir tür taştan sekiydi onlar da.
Mektubun tarihine bakarsak aylardan kış değil ve burada sözü edilen ahır sekisi
değil, ancak taş bir seki söz konusudur, Moltke bunu anlatmamış olabilir, ancak
çevirmenlerin bunu sorgulamaları gerekir.
Aynı mektuptan
H.ÖRS 1960
Böylece müzakereler bugüne kadar sürdü. Şimdi
de “top mop’un” yukarıya çıkarılması lazım.
K.V.GÜL 1967
Bu yüzden müzakereler bugüne kadar uzamış oldu.
Ve ancak bundan sonra “top mop” çekilerek tepelere çıkarıldı.
KD 2010
Böylece müzakereler bugüne kadar sürdü. Şimdi
de “top mop’un” yukarıya çıkarılması gerek.
ANALİZ
Her iki çeviride kaynak dildeki tek cümlelik
ifadeyi gereksiz yere bölüp iki cümle halinde yazmış.
Top-mop tepelere çıkarılmadı, çıkarılması
gerekiyor, ne zaman “şimdi.”
Nasıl?
Yukarı doğru sürükleyerek.
Top-mop nedir?
Moltke Osmanlı askerinin kullandığı tekerlemeyi
aynen mektubuna alıyor, ama mektubun muhatabına ise bunun ne olduğunu parantez
içinde yazıyor. (Kanonen und Zubehör) Yani toplar ve teçhizatı.
H.ÖRS 1960 bu parantezi görmezden geliyor.
KD 2010 çevirisini analiz etmeye bile gerek
yok.
Metin içi sayısız çeviri hatalarını
uzatabiliriz, buna gerek yok.
Gelelim sorumuza:
Neden KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN?
Uzun bir kronolojiye gerek yok, kısaca göz
atacak olursak.
24 Mart 2009
Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL Bağdat’a giderken uçaktaki
gazetecilere Kuzey Irak için “Kürdistan” ifadesini kullanır.
2009 ortaları
Oslo görüşmeleri olarak bilinen MİT-PKK
görüşmeleri.
15 Kasım 2009
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: "Millî birlik ve
kardeşlik projemiz bir hedeftir.
Demokratik açılım süreciyle bu hedefe ulaşacağız." Bundan
gerisini yazmak gereksiz.
Ama bu kronolojinin başlangıcının yazımızın
başlığında geçen ÇÖZÜM SÜRECİ’ nin başlangıcı ile aynı tarihler olduğu belli
oluyor sanırım.
Konjoktürel olarak her dönemin parlayan sinema
filmleri, sinema yıldızları, yazarları, şairleri sporcuları (futbolcuları), ses
sanatçıları elbette vardır. Ardından gelen kısa sürede ise bu yıldızlar hemen sönerler.
İlahlar seviyesine çıkarılan bu insanların ne filmleri izlenir ne şarkıları
dinlenir ne de kitapları okunur.
İyi ama çeviri bir kitap, üstelik 1835-1839
yıllarında Osmanlı topraklarından Almanca olarak yazılıp gönderilmiş ve 1872 yılında
Almanya’da Almanca olarak yayınlanmış 67 mektubun sıralandığı bir çeviri eserin
sadece kitap adının değiştirilerek KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN başlığı ile yayınlanması
konjonktürel olarak neyi etkiler?
Zaten çok az okur sayısı olan bir ülkede
okumasa bile “alayım, bir kenara koyayım, katkım olsun” gibi gerekçelerle kaç
kişi bir kitap alır? Üstelik çevirmen olarak hiçbir zahmete girmeden, kendinden
önce, 1960 yılında yapılmış bir çeviriyi hatalarıyla birlikte olduğu gibi aşırıp
yayınlamanın ne amacı olabilir ki?
Haydi diyelim bizim KD 2010 kodlu kitabımızı,
KÜRDİSTAN DAĞLARINDAN, okumak için olmasa bile konjonktürden dolayı kaç Kürt
okuyucu aldı? Toplam satış ne olur ve hem hazırlayan hem çeviren ve hem de yayıncı
olarak künyede yer alan NURER UĞURLU’nun bu işte amacı nedir?
Kitabın başlığında geçen KÜRDİSTAN kelimesini
seksenli yıllardan başlayarak kullanan, hepimizin yakından tanıdığı aydınların
başlarına neler geldiği henüz zihinlerimizdeyken kitaba böyle bir başlığın
verilmesi hangi kaygıları içeriyordu acaba?
Nurer UĞURLU çeviri kitabın başlığını örneğin
neden “UNTER DEM HALBMOND-Yarım Ay Altında” veya çok absürt olacak ama neden
“RÜZGAR GİBİ GEÇTİ” olarak koymamış ki?
UNTER DEM HALBMOND başlığı bizim yukarıda kaynak
dilde üçüncü kitap olarak vermiş olduğumuz kitabın yayıncı tarafından kapağa
konulan adıdır.
Burada Kürt ve/veya Kürdistan kelimeleri
üzerinde durmuyoruz, çok kötü ve aşırma olan çeviriden bağımsız olarak ele aldığımızda
bu kelimeler bizi rahatsız da etmiyor.
Bizim rahatsız olduğumuz KD 2010 çevirisidir
ve başlığın kaynak dilde yazılan metinle hiç uyumlu olmaması, hiçbir çağrışım
yapmaması daha doğru bir deyişle ise yanlış bir çağrışım uyandırma gayretidir.
FONLAMA VAR MI?
Kısaca KD 2010 çeviri kitabı satmadığına göre,
okunmadığına göre, bildiğim kadarıyla yeni baskı da yapmadığına göre kitabın
baskı ve dağıtım masrafları sadece kitap başlığına bakılarak “fonlanmış”
olabilir mi? Aksi halde bu kadar kötü bir çeviri, bu kadar kötü bir şekilde
aşırılıp üstelik şaşırtma bir vuruş gibi, bambaşka bir isimle nasıl
kitaplaştırılabilir ve yayınlanabilir ki? Okul yıllarımızdan hatırlarız kopyacı
tembel arkadaşlarımızı, kimileri hatalı ve yanlış da olsa kopyayı olduğu gibi
yazardı, zira konuyu bir kere bile olsa okumamış olurdu. NURER UĞURLU da çevirmeni
olarak göründüğü kitabı Almanca kaynak dilden bile okumadığı için H.ÖRS 1960
çevirisini hataları, eksikleri, yanlışları ile birlikte olduğu gibi aşırıp
kopyalamıştır.
Taylan KARA “AB VE ABD FONLARIYLA ZİHİN
İTHALATI VE DÜŞÜNCE İKLİMİNİN DÖNÜŞÜMÜ” adlı yazısında
fonlananları, fonlayanları ve fonlamanın nasıl yapıldığını kendi bir başka
çalışmasından
aktararak çok çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır.
Bizim buna yazacağımız ilave şeyler yok.
Ancak, Nurer UĞURLU’ nun neden bu AKİL
İNSANLAR gibi çözüm sürecine grubuna dahil edilmemiş olduğunu bilemiyoruz. O
dönemde bir gecede üretilen sanat ve edebiyat, müzik ve sinema eserlerini hatırlayan
var mı? Ya da bir iki popüler sinema ve ses sanatçısı dışında akil insanları tanıyan
ve hatırlayan?
EDEBİYAT/ESTETİK/ÇEVİRİ
Taylan KARA’nın adı geçen kitabıyla ilgili
olarak Özdemir İNCE’ nin kendisiyle yapmış olduğu ve Cumhuriyet Kitap’ta yayınlanan
söyleşideki kısa tanımlarla yazının sonuna gelelim.
Taylan KARA Andre LEFEBRE’den aldığı bu ödünç
tanımları adı geçen kitabının önsözüne koyar.
“Dünyanın nasıl olması gerektiği konusunda
ileri sürülen düşünceye ideoloji denir.”
Özdemir İNCE tanımın devamını ben aktarayım,
der. “Edebiyatın nasıl olması gerektiği konusunda ileri sürülen düşünceye
estetik denir.”
Konumuz ve ele aldığımız çeviri olduğunda son
sözü aynı zamanda çeviri bilimin oluşturucularından olan LEFEBRE söylüyor:
“Çevirinin operasyonel birimi sözcük
ve metin değil, kültürdür.”
Ele aldığımız KD 2010 çeviri kitabı ve
diğer çeviri kitaplarda varsa edebiyat Moltke’nin, estetik de onundur. Çevirmenlerin,
aşırma yaparak çeviri yaptığını zanneden ve bunu kitabın künyesine “çevirmen”
olarak yazan Nurer UĞURLU’nun LEFEBRE’nin tanımındaki bir kelimeden, “kültür”
kelimesinden hiçbir şey anlamadığını yazmaya çalıştık.
Neyse ki Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın 09
Temmuz 2021 tarihinde yapmış olduğu Diyarbakır Mitingi ne yeni bir konjonktür
oluşturdu ne de o konuşma sonrası sanat, edebiyat, çeviri, müzik, sinema vb.
adına ortalığa “çözümsüz” ve estetikten yoksun şeyler döküldü. Konjunktüre
bağlı olarak her şey mümkündür belki de ama bu inceleme yazısı söz konusu
olduğunda; edebiyat ise estetikten, çeviri ise kültürden yoksun olamaz.
Recep Babayiğit
Hattuşa, Ağustos 2021
Teşekkür:
-Kaynak dildeki BİRİNCİ KİTABI bana
ulaştıran Hacettepe Üniversitesi’nden hocam, değerli insan, Slavist Doç. Dr.
Michael FRITSCHE’ ye,
-ÜÇÜNCÜ KİTABI ulaştıran sevgili
dostum, Germanist, Hüseyin BOYRAZLI’ ya çok teşekkür ederim.
KAYNAK VE
HEDEF DİLLERDEKİ KİTAPLARIN KAPAKLAR
 |
Kaynak
Dilde Birinci Kitap Dış Kapak - 546 Sayfa |
 |
Kaynak Dilde Birinci Kitap İç Kapak |
 |
Kaynak Dildeki İkinci
Kitap 80 sayfa |
 |
Kaynak Dildeki Üçüncü
Kitap 276 sayfa |
 |
Hedef
Dildeki Birinci Kitap H.ÖRS 1960 338 sayfa |
 |
Hedef
Dildeki İkinci Kitap K.V.GÜL 1967 173 sayfa |
 |
Hedef Dildeki Üçüncü
Kitap H.ÖRS 1969 293 Sayfa |
 |
Ele Alınan Kitap KD 2010 543 sayfa |