16 Aralık 2018 Pazar

BİR EFSANE YEMEK: ÇEKİRGE


Kutsal ve lanetli yemekleri yazarken aslında “çekirgeyi  de”  yazmak istemiştim.

Ama konu fazla dağılmasın, diye ve çekirgenin “kutsal mı” yoksa “lanetli mi” olduğu tartışmasına girmeyeyim, diye yazmamıştım.

İnsanlar tarım yaparken, hasat öncesi ve sonrasında şarkılar, türküler ve maniler söyler.

Hayvanlar insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır, neredeyse bütün evcil hayvanlar ve kuşlar için türkülerimiz vardır.

Turnalar belki de üzerine en çok türküler, deyişler söylenen kuşlardandır.

Toroslarda “alageyik” dediğimiz, yaban keçisi vurulmaz, yenmezdi, kutsaldır.

Geyik Hacı Bektaş Veli’nin kutsal hayvanıdır, birçok efsanede yol gösterici olmuştur.

Elik, diye geçer Türklerin türeyiş destanlarında.

Trabzon’da “Beşikdüzü” bir “elik”, yaban keçisi efsanesi anlatılır.

…/…

Bahar geldiğinde tarlalarda diz boyuna gelen buğday başakları o sene için bir bereket habercisidir.

Ama o bahar o yöreden geçen göçmen turna sürüsü yorulup da veya havadaki termali kaçırıp zorunlu olarak o diz boyuna gelmiş yeşil buğday tarlalarına indiğinde, koca bir tarlayı neredeyse bir saat içinde başaklarından başlayarak dibine kadar kırpar, kel ederlerdi.

Buna rağmen, kimse turnaları öldürmeyi düşünmez, aklına bile getirmezdi.

Turna Alevi-Bektaşi inancında önemli bir yere sahip olduğu kadar Türklerin ta Uzak Asya motifli olarak yanlarında getirdiği bir kutsal kuş idi.

Japon Kültürü turna kuşunun sembolik olarak anlatıldığı “origami” ile yayılmıştır bütün dünyaya.

Kızlarımıza “Turna - Durna” adı koyarız.

Gurbete gidenler turnadan bir haber sorarlar, onu canlı bir insan yerine koyarak.

Turna ile selam gönderir insanlar memleketlerine, nazlı yârine.

Hacı TAŞAN hepimizi duygulandırır Allı Turnam’ ı söylerken.

Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle
Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük benze soluk yar söyle

Hazreti Ali’nin avazının turnada saklı olduğuna inanır Anadolu Alevi-Bektaşi toplulukları.

Bozlakların “ay dost” diye başlayan ve insanın içini yakan ünlemesi, turnalara öykünmedir.

Cemlerde tutulan bütün semahlar turnanın yere inerken, göğe yükselirken, gökyüzünde dönerken yaptığı hareketleri sembolize eder.

Buradaki her hareketin birer inanç  motifi vardır.

Turnanın göğe yükselme hareketi ise vuslatı, ilahi kavuşmayı temsil eder.

Cemde halka şeklinde kanatları açık birer turna gibi dönenler evrenin sonsuz döngüsünü ifade ederler.

Sorumuz açık, “burada turna kutsal mı, lanetli midir?”

…/…

Benzer soru çekirge için de geçerlidir.

Çorum ve Yozgat yöresinde adına türkülü oyunlar vardır çekirgenin.

Oysa çekirge sürüsü de bir gelince tüm ekili alanları bir günde yiyip bitirirler.

Dilimize yerleşmiş bir deyim bile vardır bir şeyi hızla yok edip tüketenler için söylenen: çekirge sürüsü gibi

Buna rağmen, çekirgenin yaptığı tahribata rağmen insanımız çekirge için türkülü oyunlar oynamış, onu adeta kutsallaştırmış, günlük hayatlarına, düğünlerine, eğlencelerine almıştır.

Turnada görülen inanç motifi burada görülmez kuşkusuz.

Ama Birinci Dünya Savaşı yıllarında Medine ve çevresini 2 yıl 7 ay süreyle savunan Fahrettin (Türkkan) Paşa Mondros Mütarekesi ilanından tam 72 gün sonra teslim eder Medine Kalesi’ni.

Medine Savunması sırasında açlık, susuzluk had safhaya varır.

Fahrettin Paşa tek bir hurmanın bile ziyan edilmemesini emreder.

Altı ton buğday ektirir El Ayun’da.

Kuyular açtırır, çeşmeler yaptırır, hurma bahçelerini koruma altına aldırır.

Ama yine de kıtlığı ve açlığı önleyemez.

Son çare sürüler halinde gelen çekirgeleri yemektir.

Bunun için Maliki ve Hanefi din alimlerinden de icazet alan Fahrettin Paşa, aşağıdaki o ünlü “Çekirge Emirnamesini” yayınlar.

Çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var? Yalnız tüyü yok. O da serçe gibi kanatlı ve uçuyor. Bitkilerle besleniyor, temiz ve taze şeyler yiyor. Hem de tiryaki ve keyif sahibi, tütün ve limondan zevk alıyor. Ayrıca Hicaz, Asir, Yemen ve Afrika bedevilerinin başlıca gıdası çekirgedir. Bedeviler sağlamlıklarını ve zindeliklerini yedikleri çekirgeye borçludurlar. Çekirgeyi develerde büyük zevkle yiyorlar. Dizlerinin bağı çözülenlere, basurlulara ve romatizmalılara şifadır.
Dün karargah sofrasında çekirge tavası vardı. Arkadaşlarımla beraber yedim ve bunu dil konservesinden daha lezzetli buldum. Hele zeytinyağı ile ve limon suyu ile salatası pek nefis oluyor.
Elhasıl, dün çekirgeyi bahçelerden def ve tenkil tedarikini düşünürken, bu gün çekirge geliyor mu diye yollarını gözlüyorum. Hangi mıntıkaya çekirge düşerse tarifim veçhile istifade edilmesini ve bana da hediye olarak çekirge gönderilmesini arkadaşlarımdan rica ederim.

…/…

Şimdi ortada duran soru şudur:

Onca kırıma, kıtlığa ve yokluğa neden olduğu halde, Çorum ve Yozgat yöresinde hala oynanan türkülü “çekirge” oyunu çekirgeye bir güzelle mi, yoksa Medine Savunması’ nda Fahrettin Paşa’nın verdiği emirle yenmesiyle binlerce askerin hayatını kurtarmasından dolayı çekirgeye verilen kutsal bir anlam ile mi açıklanabilir?

Bu türkü Medine Savunması’ na katılan ve çekirge yiyerek hayatta kalan Orta Anadolulu askerler tarafından mı yakıldı acaba?

Beslenme uzmanlarının ve müzik tarihçilerinin, halkbilimi uzmanlarının türkülü çekirge oyununun ilk defa ne zaman söylenip oynamaya başlandığını, bu oyunun ilk oynanmaya başladığı yılların Medine Savunması yılları ile aynı yıllara gelip gelmediğini, bu türkülü oyunu çekirge yiyerek hayatta kalan Anadolu evlatlarının  çekirgeye bir şükranı olarak mı ortaya koyduklarını araştırmaları gerekir.

Son sözü yine çekirge için söyleyelim oyunun türküsünün sözleri ile.

Çekirgeyi hayladılar yazıya
Ot kalmadı koyun ile kuzuya
Eğri butlu sivri butlu çekirge
Malımın ortağı mısın çekirge
Canımın ortağı mısın çekirge

Çekirgenin ayağında nalini
Ben de sandım kaymakamın gelini
Eğri butlu sivri butlu çekirge
Malımın ortağı mısın çekirge
Canımın ortağı mısın çekirge

Muhabbetle,  

Recep Babayiğit
13/12/2018





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder