4 Mayıs 2018 Cuma

HIDIR – XIZIR – HIDIRELLEZ – AYA YORGİ

06 Mayıs, Pazar günü Hıdırellez.

Yani, yılı ikiye ayıran halk takvimine göre 179  gün süren “Kasım” ayları bitiyor, 06 Mayıs’ ta yılın ikinci  yarısı “Hızır“ ayları başlıyor ve 06 Mayıs 1 Hızır.

Hıdırellez için daha önce yazdıklarımı paylaşmak istedim.

Belki de bugün için en güzel söz, bilge insan Bozkurt GÜVENÇ‘in çocukluğunda söylenen bir tekerlemeden ödünç aldığım aşağıdaki söz olmalı:

yarın bayram
üç kaşık ayran
sana da yeter, bana da

Bu dünya herkese yeter, üç kaşık ayran bile.

Yarını bayram olarak gören herkese Hızır yardımcı olsun.

***//***

İmdi,

Rivayet olunur ki, darda kalanlara, zorda kalanlara, dileği olanlara Hızır yardımcı olurmuş.

Yunanistan’ ı, Helenlerin yurdunu da doğu toplumu, doğu uygarlıkları içine alırsak ki bana göre almalıyız, Ortodokslar’ da kutlanan Aya Yorgi günü ile bizim ve tüm Ortadoğu, Türk Soylu yakın - uzak Asya halklarında 6 Mayıs’ ta Hıdırellez aynı coşku, aynı amaç ve niyetle kutlanır.

Herkesin az çok bilgi sahibi olduğu bu güne farklı bir yorumla bakayım izin verirseniz.

Bilinen adı, Hızır ve İlyas’ın bir arada söylendiği gibi, her ne kadar Hıdırellez olsa da, adı hep geçen ve adı hep anılan, yazılan Hızır’ dır. İlyas’ tan pek söz edilmez.

Bunun nedeni, bu söylencenin ve bu günün daha çok Anadolu içlerinde dile getirilmesidir. Hıdır – Hızır - Xizir hep karaların, iç kesimlerin çağırdığı isim olurken, deniz kenarlarının çağırdığı isim hep İlyas olmuştur.

***//***

Hızır adı, bazı çevrelerde tam adı ile yani Hızır olarak, çoğu zaman da Hıdır olarak çocuklara isim olur.

Hıdır adı, Azeri toplumlarda Xizir, Kürt toplumlarda Xızır olur.Xizir, bilinen fonetik ile söyleyecek olursak, Khizir, bey demektir.

Ortaçağdan gelen anlamı ile beyler, ağalar, lortlar, krallar Tanrı katındaki insanlardır, kölelerin, serflerin tanrısıdır onlar.

Yani, bey, Tanrıdır, bu durum kutsal kitaplarda da böyledir.

İncil’ de Tanrı’ ya sesleniş “lordum”, diye ifade edilir.

Yani, bizim bir kış günü Çıldır’ da sırtımızı verdiğimiz Kısır Dağı, aslında, Xızır, Kizir yani Bey Dağı’dır.

Yani, Uzak Asya’daki haliyle, Tien Shan, yani Tanrı Dağları adı çıkar karşımıza.

Yani, Batı Toroslardaki “Bey Dağları”, aslında  “Tanrı Dağlarıdır” Uzak Asya’dan alıp getirilen. Ne tuhaf, Bey Dağları’nın en yüksek noktası ise “Kızlar Sivrisi” olarak bilinir.


Aslında burada “kız”, kadındır, “KIZ ANA’ dır”, Ana Tanrıça’ dır ve hep en üsttedir, Tanrıların da üstünde. Bu konuyu “Kültür Yaratan Dağlar” çalışmamızda yeniden ele alacağız.

***//***

Bizim köylerimizde de öyle değil midir?

Koca Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, ne güzel anlatır köyün ağalarını, buradaki anlamıyla, beylerini, güya köylünün dar zamanda yanına yeten “Hızır’ı”

Eskiler takvim olarak yılı ikiye ayırırlardı, kış ve yaz, diğer adıyla, Kasım ve Hızır ayları diye.

08 Kasım -  05 Mayıs tarihleri arasındaki aylar, Kasım ayları diye bilinirken,

06 Mayıs – 04 Kasım tarihleri arası Hızır aylarıdır.

05 Mayıs, yani Hıdırellez gelmeden, yaz gelmiş sayılmazdı.

Bir de, Hıdırellez’ de ya da bir gün öncesi veya sonrasında yağan yağmurların altına, kovalar kazanlar konulur, yağmur suları toplanırdı.

O yağmur suları ile yıkanmak, genç kızları güzelleştirir, yaşlı kadınları gençleştirirdi.

İçenler ise o yağmur sularından şifa bulurdu.

Böyle inanılıyordu, ama bunun bilimsel bir temeli elbette vardı.

Her şey gökten geliyordu, Hızır, Tanrı veriyordu. Dolayısıyla yağan yağmur da bereket, bolluk, şifa demekti.

Bilimsel yanı ise, Mayıs ayında zirveye çıkan polenleşme, çiçeklerdeki tozlaşma, havaya karışan mineraller, yağmurun etkisiyle yere inerken hepsini birlikte alıp yere indirirdi.

O nedenledir ki, Mayıs ayında yağan yağmur bütün çiçek tozlarını süzüp, toplayıp indirdiği için yıkanana da, içene de şifadır, ilaçtır, dermandır.

Yağan bu zengin yağmur,  kimine şifa, kimine güzellik olurken, başka bir mucize daha yaşanır sabah erken saatlere bitkilere düşen “çiy” ile.

Anadolu’nun kimi yerlerinde hala Hıdırellez günlerinin erken sabahlarında bitkilere düşen “çiy” ile kadınlarımız yoğurtlarını mayalar.

Hıdırellez mayası ile tutan yoğurt yiyen var mı acaba?

Bütün bunların tanrısal olduğuna inanılır, olsun.

Ama artık bırakın şehir yağmurlarını, kırlarda yağan yağmurlar bile şifalı değil.  

Ne çiçek kaldı, ne böcek.

Yani, Hızır gitti.

Nietsche gibi, “Tanrı öldü”, demek değil bu laf elbette.

İskendername ve Kehf Suresi Hızır’ ı anlatır.

Ama bize Hızır’ ı en güzel bir Tokat Türküsü  anlatır.

yola yolladım seni de,
yollar yormasın seni
hızır elinden tutsun da ,
bana yollasın seni

Hızır hepinizin yardımcısı olsun.

Mayıs ve bahar, yağmur ve güneş sizin de baharınız, sizin de güneşiniz  olsun.

***//***

Üç kaşık ayran da yeter şu koca dünyaya, paylaşana,

“Bir yudum sevgi de” yeter yüreğinden gelene.

Aşk illa ki,

Recep Babayiğit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder