24 Mart 2018 Cumartesi

BİR ULUSU GİYDİRMEK



Bu sefer hem başlığı hem de yazı içindeki alt başlığı başka kaynaklardan alarak başlamak istiyorum yazıya.


Bir süredir İzmirli ve Nazillili güzel insanların önderliğinde güzel bir sergi geziyor yurdun dört bir yanını: BİR ULUSU GİYDİRMEK


Sergiyi İzmir Ekonomi Üniversitesi düzenliyor. Sergide savaş yorgunu bir ülkenin yokluk ve sefalete rağmen kendi ulusunu giydirme gayreti içinde kurulan Sümerbank ‘ta üretilen kumaşlar ve desenler ve elbiseler tarihsel ve konu zenginliği içinde sergileniyor.


Düzenleyenlere şükran borcumuz var ve yazının başlığını sergiyi düzenleyenlerden ödünç alıyoruz.

***//***

Bu sergiyi ziyaret edip etmemeniz bir yana, bizim Yurt Gezilerinden de biliyoruz, dünyanın bilinen en eski tekstil dokumasının “Çatal Höyük’ te” bulunduğunu.

Yine Yunt Dağı – AIGAI Yurt Gezimizden biliyoruz güzel dostumuz eğitim emekçisi Necati KARAÇOBAN’ ın anlatımlarından dünyanın bilinen en eski halısının, PAZIRIK HALISI’ nın Türk soylu ve Orta Asya Sibirya kökenli olduğunu.

Gerek Çatal Höyük’ te bulunan desen, gerekse Pazırık Halısı deseni bu topraklarda başka sentezlerle hep ve kesintisiz devam etti.

Mirası en son SÜMERBANK devraldı.

Şimdi SÜMERBANK yok.

Ama, daha kötüsü bellek de yok.

Bu belleği diri tutmaya çalışan SÜMERBANK hala akıllarda ve yüreğimizde.

AZRA AKIN’ ın 2002 yılında dünya güzeli seçildiğinde üzerindeki Nazilli Basması, halkımızın demesiyle “Sümerin basması” elbise olmasa, belki de Sümerbank artık hiç konuşulmayacaktı.

***//***

Dedik ya, bu yazıyı hep başkaları yazacak.

Banu AVAR, bir yurt dışı seyahatinde yaşadıklarını nasıl da güzel anlatıyor SÜMERBANK NAZİLLİ BASMA FABİRKASI arka planında.

Sözü burada Banu AVAR Hanım’ a bırakalım.   

O FABRİKANIN VENEZUELLA’DA NE İŞİ VAR?


Gazeteci-yazar Banu Avar, Venezuella’da karşılaştığı bir olayı şöyle anlatmıştır:

Şehri göreceğimiz tepeye doğru tırmanırken, Kemal Atatürk tabelasını geçince şaşırdım ki, tepeye geldik. Genç kız rehber heyecanla "şu fabrikayı görüyor musun? Yanında nikah salonu, şu sağlık ocağı, şu okul, onun arkasındaki de bizim ev." 

 Eeee, dememe kalmadı, rehber;

 Biz buna ATATÜRK modeli diyoruz, diye yapıştırdı.

Venezuella’ da bu gördükleri ve duydukları üzerine duygulanan Banu Avar: "Venezuella  tepesinde tüylerim diken diken, gururum tavan yapmıştı..." diyerek anlatmıştır heyecanını…
Peki ama, Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Venezuella’da “Atatürk Modeli” diye adlandırılan bir fabrikanın ne işi vardı?
“Atatürk Modeli Fabrika” da nedir?

Türkiye’de bu fabrikadan var mıdır?
İşte bütün bu soruların cevaplarını verebilmek için şimdi hep birlikte Nazilli’ye uzanalım!

ATATÜRK’ÜN DEV PROJESİ: NAZİLLİ SÜMERBANK BASMA FABRİKASI
Venezuella’daki “Atatürk Modeli Fabrika’ya” esin kaynağı olan fabrika, 1937’de Atatürk   tarafından açılan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’dır. Nazilli Sümerbank Basma   Fabrikası, Atatürk’ün kafasındaki “Sosyal Fabrika Projesi’nin” ilk uygulaması olması
bakımından çok önemlidir.

Atatürk’ün kafasındaki fabrika, sadece üretim yapılan bir mekan değil, aynı zamanda
“ar-ge”  çalışmalarının yapıldığı bir laboratuvar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat ve   spor imkanlarına sahip bir kültür kompleksi, kısacası adeta dört dörtlük bir “yaşam alanı”,   bir kampustur.

Atatürk, işçilerin yüksek standartlarda, her türlü imkandan yararlandıkları bu “sosyal  fabrikaları” Anadolu’nun her yanına yapmayı planlıyordu. Ama bu projesini  yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti.

Fabrika, Türk-Sovyet ortak yapımıdır. Makineler ve teçhizatların çoğu Sovyetler Birliği’nden  narenciye karşılığında alınmıştır. Fabrika kuruluşundaki işçi açığını kapatmak için 120 Sovyet   montör ve mühendisi istihdam etmiştir. Fabrikanın temelleri 25 Ağustos 1935’te atılmış,   yapımı 18 ayda tamamlanmış ve 9 Ekim 1937’de açılmıştır. Bina ve makineler         dahil, 8  milyon  liraya mal olmuştur. 

Fabrikanın, 28 bin iğ ve 800 otomatik tezgâh ile çalışmaya başlaması ve 2.400.000 kilo iplik  işlemesi planlanmıştır. Bununla 20 milyon metre basma   imal edilecektir. Fabrika 5 bin ton  kömür yakacaktır. Fabrika her gün en fazla 2400 işçi çalıştıracak ve ücret olarak senede 1  milyon lira ödeyecektir.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, sosyalist ülkeler de dahil, dünyada görülmemiş bir  “sosyal” niteliğe sahiptir. Evet, fabrika kurulurken Sovyet modeli esas alınmıştır, ama genç  cumhuriyetin genç mühendisleri Türk devrimine has, çok özgün bir eser ortaya çıkarmayı
başarmışlardır.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, 1930’ların dünyasında bir benzerine  daha rastlanmayacak kadar özgün bir “sosyo-kültürel” ekonomi projesidir.
İşte Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nın şaşırtan özellikleri:

1. Fabrika, balolar, danslar ve partiler düzenlemiştir:

1930’ların ortalarına kadar kadınlı   erkekli hiçbir toplantıya katılmamış halk, fabrikanın organize ettiği balolar, danslar ve   partilerle sosyalleşmiş, özellikle kadın ön plana çıkmaya başlamıştır.

2. Fabrikada sinema salonu vardır: 


1937 yılında 12.000 kişinin yaşadığı bir kentte, bu fabrika bünyesinde 700 kişilik bir sinema  salonu açılmıştır. 2 defa memurlara, 2 defa işçilere ve 2 defa da ustalara olmak üzere  haftada toplam 6 defa film gösterilmiştir.

3. Fabrika Halkevi kurmuştur: 

Fabrika “Sümer Halkevi” adıyla bir halkevi kurarak halkı her konuda bilinçlendirmeye
çalışmıştır. Bir fabrika bünyesinde açılan ilk ve tek halkevi Sümer Halkevi’dir. Halkevinin  şubelerinde çalışanların büyük çoğunluğu fabrika işçisidir. Halkevinin, hazırladığı oyunları  sergilemesi için fabrika içinde bir sahnesi vardır. Sümer Halkevi biçki-dikiş kurslarında her  yıl  birçok genç kız meslek sahibi olmuştur. Halkevi civar köylere geziler düzenlemiş,  köylülerin sorunlarıyla ilgilenmiş, köylere ilaç ve sağlık elemanı göndererek hastaların
tedavisini sağlamıştır.

4. Fabrikanın korosu vardır: 

Fabrika çalışanları arasında bir müzik grubu oluşturulmuştur. Klasik müzik seslendiren grup  Nazilli, Aydın ve Denizli’de konserler vererek “çok sesli” müziğin Anadolu’da tanınmasını  sağlamıştır. Fabrikada yemek aralarında dünya klasiklerinden eserler okuyan bu  koro  (grup), işçilerin Beethoven zevke ulaşmalarını sağlamıştır. Fabrikada, çalmayı bilen işçilerin
kullanımlarına açık bir de piyano vardır.

5. Fabrikanın hamamı vardır: 

Fabrika bünyesinde kurulan bir hamam, hem işçilere hem de Nazilli halkına hizmet
vermiştir.

6. Fabrikanın Ressamları vardır: 

Fabrika bünyesindeki desinatörler belli zamanlarda fabrika dışına çıkarak Nazilli ve  çevresinin güzel resimlerini yapmışlardır. Fabrika ressamlarının yaptığı bu tablolar açık
arttırmalarda satılmıştır. Resim heykel sergileri de düzenleyen fabrika Nazilli’de güzel  sanatların gelişmesini sağlamıştır.

7. Fabrikanın spor kulübü vardır: 

Fabrikanın bünyesinde kurulan lacivert-beyaz renkli Sümer Spor, futbol, basketbol,  atletizm,  voleybol, bisiklet, güreş, yüzme, boks branşlarında faaliyet göstermiştir.
Fabrika bünyesindeki Sümer Spor futbol Sahası Türkiye’nin ilk “alttan ısıtmalı” futbol  sahalarından biridir. Ayrıca yine fabrika bünyesinde, basketbol, voleybol sahaları, güreş  minderleri, boks ringi, tenis kortu ve paten pisti vardır. Nazilli’de toplumsal kaynaşmayı
güçlendiren “paten eğlenceleri” ve” bisiklet yarışları” Nazilli Sümerbank Basma  Fabrikası’nın mirasıdır.

8. Fabrika halka bedava basma dağıtmıştır: 

Bir sosyal fabrika olarak tasarlanan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, altı ayda bir halka  “ıskarta basma” dağıtmıştır.

9. Fabrikada işçi hakları üst düzeydedir: 

Çok sayıda işçiyi barındıran fabrika işçi haklarına da çok önem ermiştir. İşçi ve Memur  Biriktirme Sandıkları, İşçi Ölüm ve Hasatlık Yardım Sandıkları oluşturulmuş, fabrika içinde  işçi sağlığını koruyacak 40 yataklı bir hastane, bir eczane bir de laboratuvar kurulmuştur.
Nazilli’nin kabusu haline gelen sıtma hastalığı fabrikanın sağlık ekibi tarafından  kurutulmuştur. İşçilere mesleki eğitim verilen fabrikada ayrıca işçiler için beş sınıflı bir  okuma-yazma kursu, daha doğrusu bir küçük okul vardır. Sümer İlköğretim Okulu adlı bu işçi okulunun 980 öğrenciye sahiptir.

Ayrıca bir işçi radyosu ve işçi çocukları için 26 yatak ve 40 mevcutlu bir kreş kurulmuştur.  İşçiler ve memurlar, fabrikanın hemen önünde özel olarak inşa edilen 264 dairelik ve 1000  kişilik lojmanlarda çok uygun bir ücretle kalırken, bekar işçiler için 350 kişilik bir “Bekar İşçi  Pavyonu” vardır.

Lojmanda kalamayan işçi ve memurları şehirden fabrikaya taşımak için düzenli seferler  yapan GIDI GIDI adı verilen mini bir tren kullanılmıştır. Fabrika işçilerinin yiyecek ve  giyeceklerini temin etmek için fabrika bünyesinde bir kooperatif vardır. Fabrikanın, işçilere  hizmet veren güzel ve temiz bir fırını, işçi yemekhanesi, memur kantini ve bir de hamamı vardır.


10. Fabrikanın ar-ge bölümü vardır: 

Daha fabrika açılmadan fabrikada kullanılacak kaliteli pamukların çevrede yetiştirilmesi için  200 adet modern tohum ekme makinesi satın alınmıştır. Yine pamuk işinde kullanılmak  üzere birçok modern tarım aleti ve makinesi bölgeye getirilerek çiftçilere dağıtılmış ve  bunları nasıl kullanacakları öğretilmiştir. Fabrika içinde mekanik odası, fizik laboratuvar,  tarım laboratuvarı gibi ar-ge bölümlerinde, fabrikada yapılacak üretimin kalitesini arttırmak  için çalışmalar yapılmıştır.

11. Fabrikanın atölyesi vardır: 

Fabrikanın büyük bir atölyesi vardır. Bu atölyenin   demirhanesi,  marangozhanesi, dökümhanesi, kaynak ve teneke işleri yapan bir kısmı vardı.   Diğer fabrikaların ahşap parça ihtiyacı olan makine vurucu kolları burada yapılırdı.

12. Fabrikanın elektrik ve su santralleri vardır: 

Fabrika, bir dönem hem kendi elektrik ihtiyacını hem de Nazilli kentinin elektrik ihtiyacını  kendi bünyesindeki bir elektrik santraliyle sağlamıştır. Dört kazan ve üç türbinli olan bu  santral, 2500 kw gücündedir. Fabrikanın su ihtiyacını karşılamak için bir de su santrali
vardır.


İşte Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası… 

İşte Atatürk’ün “Sosyal Fabrika Projesi”nin ilk uygulaması… 

İşte genç cumhuriyetin, halkına, insanına, işçisine bakışı…

Banu Avar
***//***

Sözü yine alalım, kısaca araya girelim.

Dönemin en parlak ve yaratıcı desen ustaları EREN EYÜBOĞLU ve BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’ nun Nazilli Basmalarındaki desen çalışmaları ile ilgili olarak Sümerbank ile yapılan mektup yazışmalarını okusanız, gözleriniz doluyor.

***///***

Türkülerimiz hep basmalıdır, siz bakmayın öyle kara propaganda gibi anlatılan şehir efsanelerine.

Bilmeyenler olabilir, en yakın Yurt Gezimizde söyleriz BASMALI türkülerimizi:

Refik Başaran ile başlarız:

Sarı mavi çiçeğim
Sen doldur ben içeyim
Sana basma yakışmaz
Mor kadifeden biçeyim

***//***

İbrahim Tatlıses bir dönem dilimize dolamıştı:

Siverek asmasıyam
Sümerin basmasıyam

Son sözü 1973 Nevruz başında,21 Mart’ ta yitirdiğimiz, ama anamadığımız Ulu Ozanlarımızdan Aşık Veysel’ e bırakalım.

Güzelliğin on’ par etmez
Bu bendeki aşk olmasa

Azra AKIN Hanım ne kadar dünya güzeli olsa da,
Basma fistan sevgiliye ne kadar yakışsa da

Aşk ile bakmayınca güzellik para etmiyor, anlam ifade etmiyor.

Aşk ile bakın hayata ve insanlara…

 Muhabbetle,
  
İzmir Ekonomi Üniversitesi’ ne ve Banu AVAR Hanım’ a şükranlarımı sunuyorum.

Recep Babayiğit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder