12 Ocak 2018 Cuma

SOY SOP


Soyun sopun o kadar önemli olmadığı söylenir, ama bizim topraklarımızda, dilin, kültürün, coğrafyanın hızla tahrip edildiği bu topraklarda,  bu size bir kimlik sağlar.

Ama, soya ulaşmak o kadar da kolay değildir.

Dile, filolojiye merak bir yana, geçmiş halk kültürlerine ilgi, sıradan dediğimiz şeylerin ve kimselerin sırlarına erebilmek, onlara bakarak kendimizi  tanımlamak aslında bir kimlik edinmedir.

**--**

38 Dersim Tertelesi’nden sağ kurtulan Alevi – Ermenilerin bir kısmının Bolu – Mengen’e, bir kısmının Beyşehir ‘in Bayat Köyü’ne, sonraları Şarkikaraağaç’ a ve Çumra’ ya sürgün edildiklerini okuyunca, soy yolculuğunun aslında İzmir’ e kadar nasıl ulaştığını bulmak o kadar zor olmuyor.

Dersim’ de inançlı bir Hay ( Ermeniler kendilerine öyle der  ) Alevi toplumuna kolaylıkla uyum sağlayabilir, hatta o toplumun içinde eriyebilir.

Beyşehir’ e sürgün gelen Ermeniler, coğrafyaya bağlı olarak, Sünni – Türk yaşam biçimine zorlanmış olsa da, Bolu – Mengen’ e gelenler Alevileşmiş yaşam biçimiyle kendi inancını da sürdürebilmiştir.

Sürgün geldikleri yerlerde Ermeni olduklarını söylemenin doğru olmadığını düşündüklerinde,  dini zorlamalara karşı kendilerinin, din dışılık anlamında, Alevi olduklarını söyleyebilirler.

İsimler kolaylıkla değişir, en hızla  asimile olan ve aşınan şey isimlerdir.

**--**

Ama, Dersim öncesinde, 1934 ‘te Musevilere karşı yapılan “Trakya Kırımı – Deportasyonu” ve sonrasında, 6-7 Eylül 1955 barbarlığı, 1963, 1967 ve 1974  Kıbrıs olaylarından sonra Türkiye ‘de yaşayan gayrimüslimler kendilerine yeni isimler alarak hızla Türk kimliği içinde kaybolmaya çalıştılar.

Bu bir korkudur ve insanidir.

1948’ de İsrail’ in kurulmasıyla, Türkiye’ de yaşayan Museviler, Musevi asıllılar örneğin “Vital”, anlamında ve bire bir karşılığı “Can” adını aldılar. Öyle ki “Jan” yerine “Can” adını  tercih ettiler.  Duruma göre gayri Müslimlerin arasında “Jan”, Alevi – Sünni toplum arasında “Can” oldular. Bu aynı zamanda bu isimle  kendilerini Alevi olarak da seküler bir biçime sokma çabasıdır ve kendilerine koruma sağlamıştır.

Can-an, sadece işin feminen ve Türkçeleşmiş halidir, aslı yine Vital – Vitali’ dir.

Aynı anlama gelmek üzere “ Mizrahi – Mizraki “, tam karşılığı “Doğulu” oluyor.

Benzer şekilde, Ermeni, Aelen – Ali olarak karşımıza çıkmaktadır.

**--**

Soylarının nereye dayandığını bilenler ya da soylarından emin olmayanlar veya korkanlar, örtüp kamufle etmek isteyenlerin çoğu ise, tırnak içinde soy adlarını hep “AK” lamaya çalıştılar ve hep kendilerine;

ÖZTÜRK – TÜRKÖZ -  ÖZKAN – ARKAN – ARIKAN – bir  de “AK”   soy adları  alarak, en Türk, en Öz - Türk, en safkan , en Öz-Kan kendileri olduklarını kanıtlamaya çalıştılar.

**--**

Sünni – Hanefi toplumda ise insanlar örtme soy adları bir yana, soyun belirleyicisi olan baba adı olarak Muhammed Peygamberin babasının adını “ABDULLAH” adını aldılar. Daha doğrusu insanların kimliklerinde baba adı olarak  Abdullah adı yazıldı.

Bizim muhteşem sesimiz, avazı kadar yüreği de muhteşem olan Ruhi Su’nun baba adı Abdullah’ tır. Ruhi SU,1915 sonrası yetim kalmış bir Ermeni’dir ve babasının Ermenice adını örterek ona Müslüman bir kimlik kazandırma çabası olarak baba adı Abdullah yazılmıştır.

Benzer durum baba soyu gayrimüslime çıkan sayısız  Sünni – Hanefi ailelerde de  görülebilir.

Dedemin babasının ve onun da babasının adı Abdullah’ tır. Gayrimüslim Kürt bir soya vardığını söylerdi babam.

**--** 

Birde gayri meşru ya da tecavüz sonucu doğan, baba soyu belirsiz çocukların baba adı olarak “Kaya”, yazılırdı ki, bu tamamen konu dışıdır.

**--**

Sonuçta bu topraklarda yaşıyoruz ve kime baksan bir sır saklıyordur, hangi binaya, hangi taşa, hangi ağaca, börtü böceğe, akarsuya, vadiye nereye baksan, sırlar doludur.

Konuyu sadece etnografik, etnolojik, filolojik açıdan ele alırken bile ne sırlara eriyorsunuz, sizi çoğu zaman şaşırtıyor.

Hepsinin altında ise, merak gizli olmalı, merak ise “şaşırmakla” başlıyor.

**--**

Hele  bir de dağ isimlerimiz vardır, başka bir muhabbetin konusu olabilir.

Muhabbetle,

Aşk illa ki

Recep Babayiğit 12.01.2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder