19 Aralık 2017 Salı

UZUN ÖMER


Bugünlerde Eminönü başta olmak üzere, Milli Piyango gişelerinin önlerinde kuyruklar uzar gider.

Milli Piyango denince nedense benim aklıma hep kendisi de yaşadığı yıllarda bir Milli Piyango bayisi olan Uzun Ömer, gerçek adı ile ÖMER ÖZKAN gelir.

Bu yazı, İKDOS etkinliklerinden tanıdığımız YasemimUZUNÖMEROĞLU Hanım’ın soy  adının uzun yaşaması dileğiyle yazılmıştır. 

***//***

Uzun Ömer

1989-1994 yılları arasında çalıştığım Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikasında, Osmanlı dönemi moda ayakkabıları, zenne dediğimiz kadın ayakkabıları, frapan balo ayakkabıları, altı tahtadan demir çelik fabrikaları için yapılmış ayakkabılar, Sarıkamış Harbi için yapılan kar botları, altı kabaralı buz botları ve benzerlerinin yanında görenleri hayrete düşürecek kadar büyük bir çift erkek ayakkabısı hemen göze çarpardı.

Bilmeyenler, fabrikaya dışarıdan gelenler bu ayakkabının şimdilerde olduğu gibi, Guiness aptallığı, yani en büyük, en uzun, en kısa, en hızlı, en aptal, aptalın aptalı vb yarışmalar için hazırlanmış olan bir ayakkabı olduğunu sanabilirlerdi.

Oysa, Uzun Ömer' in yaşadığı yıllarda ne Guiness ve aptallığı ne de Beykoz'a gelen ziyaretçi vardı.

Uzun Ömer o zamanlar İstanbul’un en kalabalık eğlence mekânı, bohem hayatın meskeni olan, sonra içler acısı bir yangınla İstanbul'a küsüp köşesine çekilen Galata Köprüsü' nün girişinde Milli Piyango, o zamanki adıyla Tayyare Piyangosu biletleri satardı.

Uzun Ömer, dediysem, öyle ortanın biraz üstünde boyu olan birisi değildi. Uzun Ömer tam 2,25 metre boyundaydı. Şimdilerde yaşasa, NBA’de yıldız olurdu.

O kadar boy olunca, ona giydirecek ayakkabı da o kadar büyük oluyordu.

O şartlarda, Uzun Ömer' e ayakkabı yapacak ne bir usta ne bir atölye bulunabiliyordu. Zira, usta ayakkabının gerçek bedelini alsa, Uzun Ömer' de para yok, almasa usta zarar eder.

İş Uzun Ömer' e ayakkabı giydirmeye gelince, görev ta 1832 yılından beri Memalik - i Osmaniye'nin bütün ahalisine, askerine, polisine, itfaiyesine, öğrencisine vs. ayakkabı giydiren, gerçek bir sanayi okulu olan Sümerbank Deri ve Kundura Fabrikası'na düşüyordu.

İşte, Beykoz Fabrikası'nın raflarında herkesin dikkatini çeken ayakkabı, aptal bir Guines iddiası için yapılmış olan ayakkabı değil; gerçek bir ihtiyaç, halktan birisi, 2,25 metre boyunda, 160 kg ağırlığında Uzun Ömer' in ihtiyacı için yapılmış olan, bir çift 58 numara ayakkabıydı.

Uzun Ömer’i belki de bize en güzel Sait Faik anlatır, “Uzun Ömer” öyküsünde. 

«Akşam olunca Ömer Efendi gişesini kapar, Köprü'nün merdivenlerini uzun, dalgın bir hülya aleminde çıkar. Kendinden altmışar, yetmişer, seksener santim aşağıda insanların üstüne saffet dolu, hüsran dolu gözleriyle bakarak bir tramvay vatmanının yanında iki büklüm Beşiktaş'taki evine döner. Babasının yemeklerini yerler. Sonra tahtadan yapılmış hususi karyolası kırıldığı için yerde hususi yapılmış şiltesine uzanır, gözlerini kapar, helal süt emmiş bir eş düşünür. »
Uzun Ömeroğlu’na sevgilerimle,

Recep Babayiğit, Gebze 18.12.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder