1 Mayıs 2019 Çarşamba

DEĞİŞİK HİKAYELER-4


Bazı eski Türk filmlerinde kötü adamlardan birisi iyi adamlardan birisini öldüreceği zaman önce iyi adama diz çöktürür sonra da basar kurşunu ve ardından şu sözü söylerdi: Tebdili mekanda ferahlık vardır.

Ölen iyi adam tebdil-i mekan eyliyordu, dünyasını değiştiriyordu.

Kötü adamın arkadaşları “sen ne yaptın?” diye sorduklarında ise, “hiiiç adam tebdili mekan eyledi,” derdi.

Hava değişimi, diyoruz şimdi, eskiler ise hala “hava tebdili” diyor.

Eskiden askerlik hizmeti erler için yirmi uzun aydı ve askerlik hizmetine gelen erler o kadar uzun sürecek askerlik süresince bir yolunu bulup hava değişimi almaya çalışırlardı. Hava değişimi ise torpiller bir yana, öyle kolay verilmezdi.

Ya bir ameliyat olacaksın veya bir bulaşıcı hastalık veya çürüğe ayrılacaksın.

Ameliyat olmak için sıraya giren erler vardı benimle birlikte askerlik yapan.

Urfalı bir delikanlı yüzündeki yanık izini düzelttirmek için askeri hastaneye yattığında aslında aklında olan sadece ve sadece üç aylık hava değişimi izni idi.

Zavallı delikanlı yüzündeki sargılar açıldığında görünüşü eski halinden daha kötüydü.

…/…

Oysa “hava tebdili veya hava değişimi” sadece askerlik görevini yapanlara değil, en çok da veremlilere verilirdi. Veremlilerin en çok rahat edecekleri, onlara havası değişik, temiz ve ferah gelen yerler sanatoryumlardı.

Heybeli Sanatoryumu kimlere mekan olmamıştır ki hava tebdili için? İnönü, Rıfat ILGAZ,  Devrekli şair Rüştü ONUR kimler, kimler?

Ya Keçiören Sanatoryumu?

Şimdi ikisi de yok.

Yaylalar hep tebdili hava içindi eskiden, bakmayın şimdi yeme içme, turizm ve kirlenme olduğuna.

…/…

50’li yıllarda TRT radyolarında en çok istek alan türkülerden birisi Muharrem ERTAŞ Usta’nın sesinden KAZIMIM Türküsü ise diğeri de Hacı TAŞAN Usta’nın sesinden ANKARA’DA YEDİM TAZE MEYVEYİ Türküsü idi.

O yıllar hala yokluk ve kıtlık yıllarıdır.

Bazen hava tebdili yerine, hava değişimi yerine veremli bir genç kızın hayatında hiç yemediği “taze bir meyve” onun için her şeyin değişmesi anlamına gelmez miydi?

Hacı Emmi çok yaman söyler.

Üstelik veremli genç kızımız taze meyveyi de yediği halde, doktoru onu son çare “tebdili hava” için hava değişimi için köyüne yollamıştır.

Angara’da yedim taze meyvayı
Boşa çığnamışım yalan dünyayı
Keskin’den de sildirmeyin künyayı
Söyleyin anama anam ağlasın
Babamın oğlu var beni neylesin.

Trene bindim de tren salladı
Zalım doktor ciğerimi elledi
İyi olursun diye köye yolladı
Söyleyin anama anam ağlasın
Anamın oğlu var beni neylesin

…/…

Eskiden devlet memurları, en çok da öğretmenler ve subaylar ilk atamalarında istemedikleri bir yeri çekerlerse, hemen o anda kuraya tabi olan yanındaki birisini bularak tayin yerini değiştirebiliyordu ve bu çok sık yapılan bir şeydi.

Yapılan bu tayin yeri değişikliğine dilimize Farsça’ dan geçmiş olan “becayiş” denirdi.

Çoğu öğretmen ve subay ise becayişin uğursuz olduğuna inanır ve böyle bir şeye asla girişmez ve çektiği tayin yeri kurasına razı olurdu.

Hatırlarım.

Becayiş ile tayin yerini değiştiren bir subay ağabeyimin gittiği görev yerinde önce eşini, sonra çocuklarını kaybettiğini, hayata küstüğünü.

…/…

Benim yaşadığım kültürel coğrafyada ise “değişik” diye bir evlenme biçimi vardır.

Erkek kardeşi olan bir genç kızın evlenmek istediği erkeğin de bir kız kardeşi varsa, o zaman kızlardan birisi bir erkeğe, diğeri diğer erkeğe varırdı.

Bu evlenme şekline “değişik olma” denirdi.

Evlenen kızlardan birisi diğeri için “değişik” olurdu veya gelinlerden birisi diğerini “o benim değişiğim” diye çağırırdı.

Köyde herkes o kadınları örneğin Ayşe’nin değişiği, Fadime’nin değişiği, diye bilirdi.

Bunun için kız kardeşleri olan erkeklerin de önceden anlaşmaları gerekirdi.

Böyle evlilikler pek de uğursuz sayılmazdı, ama çok yaygın da değildi, zira bu tür “değişik olma” işi daha çok yoksul ailelerin yaptığı bir şeydi.

Mehmet Dayım eşi Lütfiye ile evlendiğinde, kendi kız kardeşini yani benim Sultan Teyzemi de Lütfiye Yengemin erkek kardeşi ile evlendirmiş.

Yani Mehmet Dayımın eşi Lütfiye Yengem ile Sultan Teyzem “değişik.”

Zavallı Lütfiye yengem çok genç yaşta dünyasını değiştirdiğinde veya filmdeki o kötü adamların demesiyle tebdili dünya eylediğinde geride üç oğlan bir kız kalmıştı.

Ya Sultan Teyzem?

Yeni öğrendim.

Zeynep Teyzeme sordum.

Zavallı Sultan Teyzem, gencecik yaşında daha ilk çocuğunu doğururken muhtemelen doğum anomalisinden hayatını kaybediyor.

Bebek mi?

O da hiç yaşamamış.

…/…

Değişim değil asıl mesele, asıl mesele değiştirmek, umutla aşk ile.

Aşk illaki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder