Bugünlerde Eminönü
başta olmak üzere, Milli Piyango gişelerinin önlerinde kuyruklar uzar gider.
Milli Piyango
denince nedense benim aklıma hep kendisi de yaşadığı yıllarda bir Milli Piyango
bayisi olan Uzun Ömer, gerçek adı ile ÖMER ÖZKAN gelir.
Bu yazı, İKDOS
etkinliklerinden tanıdığımız YasemimUZUNÖMEROĞLU Hanım’ın soy adının uzun yaşaması dileğiyle yazılmıştır.
***//***
Uzun Ömer
1989-1994
yılları arasında çalıştığım Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikasında, Osmanlı
dönemi moda ayakkabıları, zenne dediğimiz kadın ayakkabıları, frapan balo
ayakkabıları, altı tahtadan demir çelik fabrikaları için yapılmış ayakkabılar,
Sarıkamış Harbi için yapılan kar botları, altı kabaralı buz botları ve
benzerlerinin yanında görenleri hayrete düşürecek kadar büyük bir çift erkek ayakkabısı
hemen göze çarpardı.
Bilmeyenler, fabrikaya
dışarıdan gelenler bu ayakkabının şimdilerde olduğu gibi, Guiness aptallığı, yani
en büyük, en uzun, en kısa, en hızlı, en aptal, aptalın aptalı vb yarışmalar
için hazırlanmış olan bir ayakkabı olduğunu sanabilirlerdi.
Oysa, Uzun
Ömer' in yaşadığı yıllarda ne Guiness ve aptallığı ne de Beykoz'a gelen
ziyaretçi vardı.
Uzun Ömer o
zamanlar İstanbul’un en kalabalık eğlence mekânı, bohem hayatın meskeni
olan, sonra içler acısı bir yangınla İstanbul'a küsüp köşesine çekilen Galata
Köprüsü' nün girişinde Milli Piyango, o zamanki adıyla Tayyare Piyangosu
biletleri satardı.
Uzun Ömer,
dediysem, öyle ortanın biraz üstünde boyu olan birisi değildi. Uzun Ömer tam
2,25 metre boyundaydı. Şimdilerde
yaşasa, NBA’de yıldız olurdu.
O kadar boy
olunca, ona giydirecek ayakkabı da o kadar büyük oluyordu.
O şartlarda,
Uzun Ömer' e ayakkabı yapacak ne bir usta ne bir atölye bulunabiliyordu. Zira,
usta ayakkabının gerçek bedelini alsa, Uzun Ömer' de para yok, almasa usta
zarar eder.
İş Uzun Ömer'
e ayakkabı giydirmeye gelince, görev ta 1832 yılından beri Memalik - i
Osmaniye'nin bütün ahalisine, askerine, polisine, itfaiyesine, öğrencisine vs. ayakkabı
giydiren, gerçek bir sanayi okulu olan Sümerbank Deri ve Kundura Fabrikası'na
düşüyordu.
İşte, Beykoz
Fabrikası'nın raflarında herkesin dikkatini çeken ayakkabı, aptal bir
Guines iddiası için yapılmış olan ayakkabı değil; gerçek bir ihtiyaç,
halktan birisi, 2,25 metre boyunda, 160 kg ağırlığında Uzun Ömer' in ihtiyacı
için yapılmış olan, bir çift 58 numara ayakkabıydı.
Uzun Ömer’i
belki de bize en güzel Sait Faik anlatır, “Uzun Ömer” öyküsünde.
«Akşam olunca Ömer Efendi gişesini kapar,
Köprü'nün merdivenlerini uzun, dalgın bir hülya aleminde çıkar. Kendinden
altmışar, yetmişer, seksener santim aşağıda insanların üstüne saffet dolu,
hüsran dolu gözleriyle bakarak bir tramvay vatmanının yanında iki büklüm
Beşiktaş'taki evine döner. Babasının yemeklerini yerler. Sonra tahtadan
yapılmış hususi karyolası kırıldığı için yerde hususi yapılmış şiltesine
uzanır, gözlerini kapar, helal süt emmiş bir eş düşünür. »
|
Recep Babayiğit, Gebze 18.12.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder