30 Aralık 2017 Cumartesi

TESLİM – TESLİME & SATI – SATILMIŞ


Türklerde isimlerin nasıl konduğunu daha önce konuşmuş, bir sohbet konusu olarak yazmıştık.

İsimler konarken o ismi taşıyanla, ismin bir birine uygun olması, bilinen deyimle “isimle müsemma"  olmasına dikkat  edilirdi.

Zayıf, çelimsiz doğan ve sıra dışı bir şey olmazsa, öyle kalacak bir oğlan çocuğuna “yiğit – yağız" adı verilmezdi.

Bakınca daha ışıltısı hemen fark edilen bir kız çocuğuna Moğollardan ödünç aldığımız  “ece”  adı verilirken, ışıltısı  olmayan bir  kız  çocuğuna “yosma” adı  verilmezdi.

Şimdi gülüp geçeriz, anlamını ve o adı o kız çocuğuna veren ailenin o andaki duygularını bilmeden “yosma” adını bir kadında duyduğumuzda.

Çocuklara bu tür isim koymalar, hep “ isimle müsemma “ ilkesine uygun olacak şekilde olurdu.

Ama, toplumda farklı sosyal, etnik, dini ve antropolojik ve inanç grupları da bir arada yaşamaktadır.

Bu grupların kendi içe kapalı sistemlerinde, inançlarında, sosyal hayatlarında değiştirmeleri çok zor veya çok yavaş ilerleyen bir asimilasyonla doğan çocukların isimleri hep bir devir daim gibi kuşaklar boyu aynı kalarak sürer giderdi.

Örneğin, Avşar – Türkmen boylarında en yaygın isimler, kızlar için “DÖNE – DÖNÜŞ – DÖNDÜ”, olurken, oğlanlar için en yaygın isimler “ BAYRAM – ALİ – HAYDAR “ olurdu. Bizim köyde aynı yaş grubunda olmak üzere, DÖNE adını taşıyan altı kadın olunca, onları  bir birinden ayırmak için sosyal çözümler  girerdi  devreye .

Kimisi  DELİ  DÖNE, kimisi  KEL DÖNE olurdu.

Elif  adı da buna benzerdi.

Yine örneğin, hiçbir Alevi inanç grubunda oğlan çocuklarının adı asla “ OSMAN veya ÖMER “ olmazdı ve bu durum yaygın olarak halen devam etmektedir.

***//***

Bir mesel gerçek :

Çorum ‘un merkeze bağlı bir  Alevi  Köyü  vardır. Adı  KANLI OSMAN.

Köylüler, köyün adından rahatsız  olurlar ama bir türlü  köyün adını  değiştiremezler.

Bir keresinde Çorum’ a gelen valiye  ulaşarak , dertlerini anlatırlar.

Köylerinin adını değiştirmek istediklerini  söylerler.

Vali, durumu  anlayışla karşılar ve tamam ,der.

-          Ben de beğenmedim köyünüzün adını, köyünüzün adı bundan sonra KANLI OSMAN yerine ŞANLI OSMAN olsun.

Köylüler valinin konuşmasını başında gülümseyerek dinlerken , valinin konuşması bitince adeta  yıkılırlar.

-          Beyim, bizi  rahatsız eden köyün adındaki  OSMAN lafıdır, yoksa  köyümüz ha KANLI  olmuş ha ŞANLI

***//***

Bazı isimler  dönemsellik arz eder.

Zamanında ünlü olan bir  futbolcu, bir  şarkıcı, bir ulusal kahraman veya  çok sevilen bir  türküde adı geçen erkek veya  kadın adı o yılların doğan çocuklarına isim olur.

Kazım’ ın Türküsü , vardır örneğin artık kimsenin bilmediği ,okumadığı ve ille de dinlemediği.

Orhan Veli’ den  Bedri  Rahmi’ ye şiirlerine misafir bile olmuştur.

Muharrem ERTAŞ  Usta ‘ dan dinleyince bu türküyü, Kazım ‘ın öldüğüne değil, türkünün Ustanın o yüce sesinde büründüğü hüzne yanarsınız.

Ümmü Gülsüm ‘ ün sesi, sadece  Mısır’ ı değil, bütün dünyayı sallarken , o dönemde doğan bizim kızlarımızın isimlerinde de Ümmü – Ümmühan  adı yaygın olarak görülür.

***//***

Bir gerçek :

Mısır’ da , Mısır’ ın yiğit evladı  Nasır Hükümeti bakanlar  kurulu toplantısına hazırlanıyor.

O sırada, Ümmü Gülsüm ‘ ün konseri  olduğu  bilgisi gelir.

Bakanlar kurulu  toplantısı iptal edilir.
***//***

Çocuğu olmayan aileler , bazen ilk çare, bazen son çare olarak gizli  güçlerine inandıkları yatırlara, tekkelere, dergahlara ,bazen de Müslüman olmalarına rağmen, kiliselere, manastırlara giderek medet umarlar ve bir  çocuk dilerler.

Bu tür yerlere  giden aileler, çocukları  olması halinde,  ilk doğan çocuklarını o tekkeye “ adayacaklarını “ söylerler ve dua ederler.

Burada adamak, daha geniş ve daha gönülden olarak “ satmak “ olarak çıkar karşımıza.

Yani, doğacak ilk çocuk o tekkeye  satılacaktır.

Şimdi,  bugünkü aklımızla, bugünkü kibirli ve çok bilmiş  aklımızla, kır kültürünü, köy  kültürünü , antropolojisini bilmeden,yok sayarak  “ satmak “ kelimesine takılırsak,  o tekke için doğan çocuklara verilen , kız  çocukları  için SATI ,  oğlan çocukları  için SATILMIŞ  isimlerini  hiç mi  hiç anlayamayız.

İnsanların inançlarına saygı, hoş görünün temelidir.

Hiçbir  anne  baba,  çocuklarını  bir  bedel  karşılığında satmaz.

Buradaki  satma kavramı “ adama – adanmışlıkla “ açıklanabilir.

Adama, satma ise, çocuğu o gizli gücü olana, geniş anlamda ise o zata o gizli gücü veren Allah ‘a  satmaktır.

Bedeli  yoktur  bu satma işinin.

Biz şehir insanı ,  bu SATI – SATILMIŞ  isimlerini duyar,  alay ederiz,  bu isimleri koyan ailelere  hakaret ederiz.

Oysa, toplumda  soy adı  “ ADAN – ADANIR “ olan çok sayıda aile vardır. İsimler soy isimlerden ayrı tutulamaz.Ama, bu soy isimlerine hiç takılmayız bile.

İronik amam, SATILMIŞ  yerine çocuğumuza SOLD  adını  versek, bizi  çok mu  POST- MODERN  bulurlar acaba ?

Benzer  şekilde, YAVER  ismi de Doğu Anadolu Terekeme kültüründe çıkar  karşımıza.

Burada YAVER  adı  askeri bir makam değil, Allah ‘ ın adına bir makamdır.

Bizim güzel babamız, SEYFİ BABA  ‘ nın adındaki  SEYF , kılıç da Allah’ ın kılıcı ve SEYF-İ kılıç gibi anlamı taşırken, SEYFULLAH , Allah’ ın kılıcı  anlamına gelir.

Şimdi, biz yine buradan bakan kibirli ve çok bilmiş  şehir  ahalisi,“ o da kötü, öteki de “ , deriz.

Oysa,  işin inanç, aidiyet, etnik boyutunu  hiç düşünmeyiz.

SATI KADIN

Biz şehir ahalisi  ne kadar alay edersek edelim, meclisin ilk kadın milletvekillerinden birisinin Ankaralı SATI  KADIN, tam adıyla SATI ÇIRPAN  olduğunu bilmeyiz.

Bilsek de  SATI  adını  dilimize  pek yakıştıramayız.

SATILMIŞ – MARAŞLI ŞEYH OĞLU SATILMIŞ

Satılmış adı ise belki de karşımıza en güzel  FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL ‘ in Han Duvarları şiirinde çıkar.

Orta Anadolu  Volkanları  Yurt  Gezimizde Aksaray – Sultanhan’ da okuduk bu ölümsüz  şiir.

Şairin kaldığı  hanın duvarında rastladığı şairin adı  SATILMIŞ – ŞEYH OĞLU MARAŞLI  SATILMIŞ ‘ tır.

MARAŞLI ŞEYH OĞLU  SATILMIŞ’ ın hayatı ise koca bir  çöküşün hüzünlü  hikayesidir.

Şair,  SATILMIŞ  adından asla çekinmemiş  ve bugünkü  biz  kibirli  şehir ahalisini ve bu adı duyunca gülüp alay eden, sözde tüyleri  diken diken olan çok bilmiş  şehir ahalisini düşünerek bu ölümsüz şiirde, SATILMIŞ  adını  zikretmekten ve öne çıkarmaktan vaz geçmemiş, böyle bir şeyi aklına bile getirmemiştir.

Oysa, biz şimdi bu şiiri değil de, şiirde geçen  geçen SATILMIŞ  adına takılı  kalırız.

(…)

Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, 

Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken 

Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; 

Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı 

Ben garip çizgilerle uğraşırken başbaşa 

Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

"On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan 
Baba ocağından yar kucağından 

Bir çiçek dermeden sevgi bağından 
Huduttan hududa atılmışım ben"

Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi.. 
Gözüm imza yerinde başka bir ad görmedi. 

(…)

Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor 
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor

"Gönlümü çekse de yârin hayali 
Aşmaya kudretim yetmez cibali 

Yolcuyum bir kuru yaprak misali 
Rüzgârın önüne katılmışım ben"

(…) 

Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım. 
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

 (…)

"Garibim namıma Kerem diyorlar 
Aslı'mı el almış haram diyorlar 
Hastayım derdime verem diyorlar 
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"

(…) 

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında 
Korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında 

Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı! 

Bahtına lanet olsun aşmadıysan bu dağı! 
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna 

Post verenler yabanın hayduduna kurduna! 
Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu 

Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu? 
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende, 

Dedi 
-Hana sağ indi ölü çıktı geçende! 

Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti 
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti... 

Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi. 

***//***
Biz kendimizi  gönülden ve içtenlikle, kime ve neye satıyoruz.

Hiç kendinizi  karşılıksız ve koşulsuz 
AMA EN İLKEL HALİNİZLE

birisine adadınız mı, sattınız mı ?
Bir aşka mesela ?

Aşka adanmışlığın diğer  anlatımı  “satılmak" değil midir ?

Bedelsiz ve koşulsuz satılmak.

Satı veya Satılmış  olmak, aşk ve sevda söz konusu olunca bu isimleri  gururla taşımak.

***//***

Başka bir gerçek :

Yalçın KÜÇÜK Hoca anlatır  ÖDTÜ ‘ lü  yıllarından.
Bir gün yine öğretim üyeleri kantininde yemek yiyordur.

Dışarıda öğrenciler  rektörlüğe  doğru  yürüyor  ve “satılmış  rektör"  diye,  slogan atıyorlar. O sırada, üstünde beyaz  önlüklü  yaşı  bir  komiye göre  bir hayli ileri  Çorumlu bir  emekçimiz  ileri geri gidiyor,  kendi kendine söyleniyor, kızarıp bozarıyor.
-          Hayır, ben rektör olamam, ben rektörlük yapamam , diyor.

Sonradan öğreniyorum. Bizim emekçinin, kominin adının SATILMIŞ  olduğunu.

***//***
TESLİM ve TESLİME isimleri de benzer  inanç ve düşüncelerle  verilir  çocuklara.

TESLİM  TÖRE
Türkiye Sosyalist  Hareketinin önderlerinden ve hala  direnen ,  otoriteye  değil, ama kendini inandığı  kavgaya  TESLİM eden,  bu anlamda  İSMİ  İLE MÜSEMMA  birisidir.

Adı ile gurur duyduğunu  tahmin ediyorum.
Hangimiz  TESLİM edebiliyoruz  kendimizi  inandığımız  kavgaya ve aşka ?
Ona “ özgürlük hareketinin çapı ve çıpası  “ , diyenler vardır, fazlasıyla hak ediyor.

TESLİME NESRİN
Bu yiğit  kadın batıda veya Bangladeş’ in dışında batıda bir yerde  doğmuş olsaydı,  kahramanlar  diyarında olurdu.

Ölümü ve tehditleri hiçe sayan ,şair ruhlu  bu kadının asla  TESLİM olmayan ruhunu  anlamayanlar, gider onun adına takılı  kalırlar.

TESLİME NESRİN de kendini  kavgasına teslim etmiştir  kuşkusuz  ve taşıdığı adı fazlasıyla  hak ediyor.

***//***
Mesele şu ya da bu nedenle konmuş isimlerle  alay etmek, burun kıvırmak  değil.

Mesele o isimlerin neden konduğunu bilmek de değil.
Mesele  anlamları  çok açık olan

SATI – SATILMIŞ – TESLİM – TESLİME  kelimelerinden yola  çıkarak, hiçbir bedel ve beklenti olmaksızın ve koşulsuz  olarak ve en İLKEL , ÜMMİ halimizle,

-          Kime, neye, hangi kavgaya

-          Hangi aşka ve nereye kadar

-          Hangi özgürlüğe

Kendimizi  SATABİLİYOR  ve TESLİM EDİYORUZ, mesele  bu  olmalı.
Herkesi aşk-ı niyaz ile selamlıyorum.

Muhabbetle,

Aşk illa ki
















































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder