Ucu
yanık mektuplar yazamasam da fazlaca, rahatlamak, paylaşmak, akıl sağlığımı
bozmamak için arada yazıyorum, yazmak zorunda hissediyorum.
Konusu
bir daldan bir dala gibi görünse de hep kendi düşüncelerimi, hep kendi duygu ve
düşüncelerimi yazıyorum.
Bazen, "ne çok konuşuyorsun", diyorum kendi kendime.
***--***
Biz
ilkokula başladığımızda öğretilen ilk türkülerden birisiydi “
Nasihat Türküsü “.
Karacaoğlan’ın
ölümsüz bir şiiridir.
Arif
olmak o kadar kolay değil elbette, ama zor da değil.
Aynayı
hep başkası tutar ya yüzümüze, kendimizin suretini tanımlamak olmaz.
Hele
iç aynamız?
Halkımız
iç hastalıklarını anlamak için doktora gittiğinde “doktor beni aynaya tuttu", der.
Aslında
ne kadar doğru bir ifadededir.
Bizi
aynaya tutan kim peki?
Arif
insanlar olmalı, arifler olmalı bizi aynaya tutanlar.
***--***
Hep
düşünürdüm, neden bu uzun ve söylemesi zor bir türküyü belletirlerdi
bize?
Türkülere
hep hakkını vermeye, başından sonuna, doğru melodi, doğru hava, doğru tavır
ile söylemeye gayret etmişimdir.
***--***
Demek
ki, bize bu türküleri belleten insanlar, arif insanlardı ve bizim de
arif insanlar olmamızı, Arifliğin ne demek olduğunu öğrenmemizi istiyordu.
Bütün
bunları, Arifliği felsefe bölümlerinde yıllarca okusan öğrenemezsin,
velev ki şu üç satırlık türkü her şeye yeter.
Hayat
hep bu ve benzer türkülerle hatırlattı kendini bana.
Arif
olmayanlardan uzak kalmaya gayret ettim. Onlar ne hatır bilirler, ne
yiğit. Ne gönül bilirler ne iyilik.
Muhabbetle,
***--***
Nasihat
Dinle
sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Onu yad ellere açıcı olma
Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe sen eylik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
Dokunur hatıra kendisin bilmez
Asilzadelerden hiç kemlik olmaz
Sen eylik et de o zayi olmaz
Darılıp ta başa kakıcı olma
El ariftir yoklar senin bendini
Dağıtırlar tuzağını fendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Katı yükseklerden uçucu olma
Muradım nasihat bunda söylemek
Size layık olan onu dinlemek
Sev seni seveni zay etme emek
Sevenin sözünden geçici olma
Karacaoğlan söyler sözün başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir mecliste aciz düşürür
Kötülere konup göçücü olma
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Onu yad ellere açıcı olma
Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe sen eylik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
Dokunur hatıra kendisin bilmez
Asilzadelerden hiç kemlik olmaz
Sen eylik et de o zayi olmaz
Darılıp ta başa kakıcı olma
El ariftir yoklar senin bendini
Dağıtırlar tuzağını fendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Katı yükseklerden uçucu olma
Muradım nasihat bunda söylemek
Size layık olan onu dinlemek
Sev seni seveni zay etme emek
Sevenin sözünden geçici olma
Karacaoğlan söyler sözün başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir mecliste aciz düşürür
Kötülere konup göçücü olma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder