18 Nisan’da geçen sene yazdık ve o gün
için “Avrul
Beş”, dedik ve devamında “kork Avrul’ un beşinden, öküzü ayırır
eşinden”, demiştik.
O gün tam da bu sözü doğrular bir gün
yaşamıştık batı bölgelerimizde, dışarıda hava sıcaklığı 1 dereceye kadar düşmüştü.
Doğu bölgelerimizde ise, şiddetli kar
fırtınaları görülmüştü.
Belki de Anadolu’nun bazı yerlerinde,
yüksek yaylalarda “eşlerinden ayrılan öküzler” donup kalarak ölmüştü.
Belki de eşlerinden ayrılan
öküzler geri gelmediler ağıllara.
Pekâlâ bu eşlerinden ayrılan
öküzler nereye gittiler?
Halk Takvimi ona da bir cevap veriyor ve
El Cevap:
21 Nisan “Sitte-i Sevr”, yani “Boğanın
Altısı”, yani “Altı Öküz Günü.”
Yani?
Yani, 21 Nisan gecesi güneş Kuzey
Yarımküre’ de boğa burcuna giriyor ve altı gün devam eden şiddetli
soğuklar ve fırtınalar yaşanıyor.
Burada boğa, şu bizim bildiğimiz, yani
Avrul’ un beşinde eşinden ayrılıp kaybolan öküzdür, başka bir şey
aramayın.
Bak şu eşinden ayrılan öküze, şimdi de “Sitte
–i Sevr”, diyerek yani “altı öküz günü”, diyerek bize yine soğuk hava üfürecek.
Bizi, Yurt Gezginlerini, bu hafta
sonunda Hattuşa’ da 21 Nisan, Cumartesi günü karşılayacak “o karla karışık
hava” işte yine o eşinden ayrılıp kaybolan öküz tarafından yaratılacak ve 26
Nisan tarihine kadar altı gün sürecek.
***//***
O gün, yani 18 Nisan günü, yani Avrul
Beş için bir halk sözü söylemiştik "kork Avrul’ un beşinden, öküzü ayırır
eşinden.”
Pekala bugün için yani 20 Nisan gecesi
için, yani “Sitte-i Sevr” için halkımızın söylediği bir şey yok mu?
Olmaz olur mu, var elbette. Hemen
birkaç tanesini sıralayalım öyleyse.
“Sitte-i sevr, kapıyı çevir”
“Sitte-i sevr, odunu devir”
“Sitte-i sevr, her saati bir devir”
***//***
Öküz ile işimiz bitmedi daha.
Latinler öküze ”tauri
– taurus”, diyorlar. Geçen sene İstanbul‘ un Taşları gezilerimizde bugünkü Beyazıt
Meydanı’nın adının Doğu Roma – Bizans döneminde “Forum Tauri”, yani “Öküz
Meydanı”, yani Boğa Meydanı olduğunu anlatmıştık.
Bizim bugün Toros Dağları için
kullandığımız “Toros” kelimesi de “taurus – tauri”
kelimesinden gelir. Bu sene Şubat ayında Çatal Höyük’ e gittiğimizde gördük,
köy evlerinin duvarlarına neolitik dönemde, resmedilen Torosları, duvarlara
gömülü boynuzlu boğa başlarını ve İvriz’ de Torosların uzantısı Bolkarlar’ı.
Kışın kar fırtınaları, yazın ise deli
fırtınalar ve yağmurlar eser Toroslar’ dan kuzeye, Konya bozkırına.
20 Nisan, Cuma günü yola düşüp gideceğiz
ve göreceğiz, Hititlerde öküz yani boğa tanrısal bir simgedir ve
tanrıların başlarına geçirdikleri miğferlerde
ayırt edici özellik olarak hep “boynuz kıvrımları” bulunur.
Bu boynuzlar, boğanın boynuzlarıdır.
Araplar ise öküz için, “sevr”,
diyorlar.
Sevr, yani öküz, Arapça’ da ne
anlama geliyor acaba?
Arapça’ da öküzün, yani sevr’ in
anlamını aradığımızda, karşımıza “reis” kelimesi” çıkıyor.
Buradan, yani reis kelimesinden bu
hafta sonu bizim konumuz olan “Hititlere” gelecek olursak, reis
karşımıza kral olarak çıkacak.
***//***
Lafı çok uzattık, ama laf lafı açıyor.
Madem ki 21 Nisan “sitte-i sevr” ve
biz “sevr’ in” ne olduğunu öğrendik, o halde “sitte” , ne demek?
Sitte, Arapça bir kelime
ve Türkçe karşılığı “altı”, demektir.
Arami, Arabi ve Kürdi halklarda ve
onlardan Anadolu halklarına geçen bir şekilde, doğan özellikle kız çocuklarının isimleri bazen
onlara verilen numara ile belirlenir ve biz kız çocuklarını ve daha sonra
yetişkin kadınları hep bu numaralarla çağırırız.
Örneğin, aile ikinci çocuğuna, “ikinci”
anlamına gelen “Saniye” adını verir. Saniye‘nin buradaki anlamı “bir zaman
dilimi”, değildir, ikinci gelen, sonradan gelen, ikinci, demektir.
Buradan hareketle, biz tarih kitaplarına
II. Mahmut yazarız ve onu İKİNCİ MAHMUT olarak okuruz. Ama eğer Mahmut’un
ikinci olduğunu bilirsek, ona “Mahmud-i Sani” ,
diyebiliriz, hanedanın ve saray tarihçilerinin dediği gibi.
Örneğin, yine
Aile dördüncü kız çocuğuna, bu
anlama gelen “Rabia” adını verir.
Benzer şekilde, bizim IV. Murat
olarak yazıp okuduğumuz sultanın hanedandaki adı “Murad-i
Rabi” olarak bilinir.
Gelelim yine, “sitte”, yani altı
kelimesine, yani bugüne.
“Sitte” kelimesi de çok
çocuklu ailelerde, altıncı çocuğa ve diğer isimlerde “Saniye – Rabia”
olduğu gibi, altıncı ve hep kız çocuğuna verilir.
Biz “sitte” kelimesini “sitey” olarak
okuruz ve Güney Doğu‘ da çok rastlanan bir kız / kadın ismidir.
***//***
Bir de “sitt – sitti – sittin sene”
kelimeleri ve “Sitte-i Vilayet” diye bir tamlama var, bunları bir başka
yazımıza bırakalım.
***//***
21 Nisan gecesi “Boğa Burcu’na” girenlerden,
yani “ben tipik bir boğayım”, diyenlerden biraz aman dileyelim, hafta sonunda
yağıp gürlemenize biraz ara verin.
Bahar hepinizin baharı olsun.
Muhabbetle,
Recep Babayiğit
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder