8 Şubat 2018 Perşembe

MÜTTEKA & ÇIBIK


İnsanlar yaşlandıkça daha az uyurlar belki, ama yaşlı insanlara sorsanız “sabahlar olmaz”, gözlerine uyku girmez.

Aslında iyi bir uyku için, bedenimizin dinç olması, kaslarımıza hükmediyor olmamız gerekir.

Yaşlandıkça kaslarımız gevşediği için, uyku konsantrasyonumuz azalır, uyuyamaz ve uykusuzluk çekeriz.

Oysa, türküde geçen söz ne anlamlıdır.

Bu gece uymamışam
Uykuma doymamışam
Çıbık seni keserim de
Yar gelmiş duymamışam

Mütteka, derdi dervişler, başta Mevlevi dergahlarında olmak üzere, hemen bütün Bektaşi  dergahlarında “mütteka” bulunurdu.

Dayama, dayanacak şey anlamına gelir mütteka.

Çilehaneye kırk günlük, Arapça “erbain”, çilesini çekmeye giren derviş asla yatıp, uzanarak uyumazdı. Zaten çilehanenin fiziki yapısı, boyutları da buna uygun değildir.

Derviş oturarak zikir yapar, halvete girerdi.

Yine de uyumaz, uyursa gaflete düşerdi.

Uyumamak için ucu sivri “müttekayı” yere saplar ve müttekanın yay gibi kavisli olan başını alnına dayar.

Derviş uyku gafletine girdiğinde, mütteka dervişin alnından kayar ve yere düşerdi. Mütteka yere düştüğünde, derviş bunu fark eder ve alnını yeniden müttekaya dayardı.

Bu ritüel tam kırk gün sürer.

***//***

Ama, mütteka sadece çilehanede kullanılıp, orada kalmaz.

Günlük hayatta, sohbet ve muhabbette de derviş müttekayı yanından eksik etmezdi.

Edep erkan bilenler, dervişler, bir erkanda, bir muhabbette ayaklarını uzatıp oturmaz, yine müttekaya dayanırdı.

Bir de, açık alanda, kıblenin belirli olmadığı yerde, kıble bulunup da  müttekanın sivri ucu yere saplandığında, cemaat müttekadan öteye geçemez ve saflar ona göre oluşurdu.

Şimdi emekçi insanlar uykularına doyamıyorlar.

***//***

Şimdi mi?

Yavuklusunu el ayak çekilince, hoyratlar uyurken bağa bekleyen, bağda görüşüp, bağda öpüşüp koklaşan deli aşık, olur da yavuklum gelirde, uyur kalırım, o da beni bulamaz, korkar geri gider, diye asla uyuyamaz.

Ama, gel gör ki, uyku tatlıdır. Bastırır da bastırır.

Deli aşık da tıpkı dervişler gibi, uyuyup kalmamak için, alnını bir çıbığa (çubuğa) dayayıp uyur, deli aşık uyku gafletine daldığında alnı çıbıktan kayar ve aşık uyanır.

Çıbık tıpkı mütteka gibi, burada uyarandır.

Ama, eğer çıbık uyarmasına rağmen, aşık uyumuşsa, işte o zaman yukarıdaki türküye konu olan sözleri ardı ardına dizer ve bize, günümüze güzel bir türkü kalır.

Aşık çıbığa kızar ve onu kesebilir, ama ya derviş müttekaya ne yapabilir ki?

Bilirim, eskiden genç yaşlı, bütün köylüler, yanlarında mütteka benzeri asa ile dolaşırlardı.

Görenler ve dahi asayı taşıyanlar onu yazıda yabanda, köyde kırda ite köpeğe karşı kullandıklarını düşünürdü.

Oysa, işin aslı, bizim dervişlere ve bağdaki deli aşığa kadar gider.

***//***

Hacı Bektaş Dergahı’nda, Pir Meydanı’na girerken, girişte solda camekanın içinde duruyordu mütteka .Bilmeyenler için anlamsız bir sopaydı, asaydı o nesne.

Bilmeyenler için mekâna ve makama saygının sembolü olan, eşiğe basmadan girmenin, eşiğe basmadan yüzümüz mekâna ve makama dönük şekilde çıkmanın, ne anlama geldiğini bilmemek gibi.

Bilmemek bir yana, yapılan ritüele alaycı gülümsemelerle bakanlara hele ne demeli?

Şu dünyada ruhunu dayaman için bir mütteka, deli aşkını dayaman için bir çıbığın olmalı.

Var olsun Can' a  mütteka olanlar, Canan' a çıbık olanlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder