Uzayın zaptı, güneşin zaptı için
atılan bir adımdır o gün.
Yuri GAGARIN yoldaş o ufak tefek cüssesi ve
ummanlar kadar büyük yüreği, özgür ve aydınlık bakışları
ile Vostok 1 (Doğu 1) Uzay Aracına binerek, daldı
gitti ummana, kaydı evrenin derinliklerine.
70’li yıllarda Mehmet TÜRKKAN‘ ın
yazdığı ve yıllarca sahnelerde kalan
“Güneşin Katli“ oyunu ise adı Güneş olan bir öğretmenin
gericilikle mücadelesini, onun adında saklı olan ışığı nasıl yaymaya
çalıştığını anlatır.
GAGARIN, adı ve kendisi güneş olan bir varlığa
elini uzattı içmek için, tam 57 yıl önce bugün. Biz buna, güneşe,
aynı anlama gelmek üzere “kandil“ de diyoruz
bir kandilden bir kandile
atıldım
türap olup yeryüzüne saçıldım
derken Hatayi.
Hatayi’ nin bu deyişinde ne sırlar saklıdır kim
bilir? Kandilden kandile, yani bir güneşten diğer güneşe atılan kim, sonra
türap olup / toprak olup yeryüzüne saçılan kim?
Hatayi evrenin, dünyanın, karaların
oluşumunu mu anlatmak istiyor bize bu iki dizede?
***//***
Bizler güneşi
içenlerin türkülerini söylemeliyiz hep bir ağızdan:
Akın var, güneşe akın
***//***
Yuri GAGARİN, bu bölgeyi, Kırgızistan’da Kumtor
Bölgesi’ni, çok sevdiğinden, sık sık buralara gelirmiş, diye devam ediyor, Kırgız
rehberimiz Ernist ve onun anısına bu büstün yapılmış olduğunu ilave ediyor.
Kolhoz işçisi bir anne ve babanın
çocuğu, 157,5 cm boyunda minik sayılabilecek cüssesiyle kabına sığmayan bu genç
adam, Sovyet idealinin temsilcisi olarak 1961 yılında tek başına uzayın
derinliklerini keşfetmeye çıktığında daha 27 yaşındaydı.
Uzaya giden ilk insan olan Yuri
GAGARİN, insanın uzay merakının, belki de güneşi zapt etme düşüncesinin
doruğuydu. Bizim Nazım HİKMET’ imiz “Güneşi İçenlerin Türküsü’ nü" yazdığında, belki de Gagarin yoldaştan esinleniyordu,
(…)
Akın var, güneşe akın
Güneşi zapt edeceğiz,
Güneşin zaptı yakın
(…)
İnsanlık tarihinin en aydınlık yıllarının,
en başı dik durduğu yıllarının, şahane 60’lı yılların sadece
Sovyetlerde değil, tüm dünyada yarattığı idollerden birisi olan ve çok genç
yaşta hayatını kaybeden tutku dolu bu genç insanın büstü önünde Yaşar
ÖZTÜRK yoldaşım ile şapkalarımızı çıkarıp, saygı duruşunda bulunuyoruz.
İnsanlığın Gagarin’ le birlikte
bilinmezleri bilmeye olan heyecanının hiç bitmemesini diliyoruz.
12 Nisan günü, 1962 yılından bu yana her
sene bütün dünyada Kozmonot Günü – Gagarin Günü olarak kutlanır.
Gagarin‘ in yürekli eşi Valentina
olmasa, Gagarin’ i yüreklendirmese, bu uzay yolculuğu asla gerçekleşmezdi.
***//***
12 Nisan 1961 tarihinde Vostok 1
Uzay Aracı hazır olduğunda, kalkıştan hemen önce Gagarin’ in söylediği o
ölümsüz söz, o yılların dünyasını en çok etkileyen, o dünyada en çok söylenen,
tekrarlanan sözdü: POYEXALİ – Haydi gidelim
***//***
Sonra “let’s go“ ile karşılık
verdiler.
Popüler kültürün ikonik söylemlerinden
birisi haline geldi.
Sonra biz de kendi dilimizde “haydi
gidelim”, demeyi unuttuk, “let’s go” demeye başladık.
Sonra bizim Kazım KOYUNCU, genç
yaşında bilinmeze uğurladığımız güzel insan, hepimize ezberletti yine o anlamlı
sözü:
hayde gidelum hayde
***//***
Güneşi zapt etme hülyasıyla;
-“poyexali”,
diyebileceğiniz,
-“haydi gidelim”, diyebileceğiniz,
-ve ona evreni verebileceğiniz,
-ve onun sizde evreni görebileceği,
-ve bu sözü duyunca düşünüz sıra, bilinmezlere
doğru,
-evrenin derinliklerine kadar sizinle hesapsız
kitapsız gelebilecek,
-ona neolitik bir masal
anlatabileceğiniz,
-onda öbür yanınızı saklı bıraktığınız,
-ve onun size gönderilmiş bir düş-yazısı
olduğuna inandığınız,
-bir sevgiliniz,
-bir eş-iniz,
-bir yarı yanınız,
-bir aşkınız,
-bir dostunuz,
-bir yoldaşınız, bir yol-başınız
olsun şu hayatta.
Aşk-ı muhabbetle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder