Türki dillerdeki sessiz harfler batıya doğru gittikçe sertleşir.
Gardaş-kardeş olur, megdep-mektep
YENİ
GELEN’e [1] bir ziyaretin anısını
yazan Dostumuz Yılmaz ÇONGAR “Bizim
dedelerimiz Kırım’dan göç etmiş, Çongar sözcüğü Kırım’da bir boyun, bir
kabilenin adıymış,”[2] der ve soyadının
“Dünyada dört beş kişide” olduğunu söyler.
Çongar’ın kelime anlamı için bize ipuçları vermez.
Çongar adı Mustafa Kemal’in Selanik’ten başlayarak ölümüne kadar hep en yakınında yer alan Nuri CONKER’ e soy isim olduğunda da aynı değişimi, sert sessiz değişimini görürüz.
Nuri
CONKER soyadını Çanakkale Muharebeleri’ nden, Conkbayırı’ ndan alır.
Conk
kelimesi ise tek başına hepimizin lise edebiyat derslerinden bildiği “Cönk” ile
bağlantılı mıdır?
Öyle ise, işimiz kolay.
Zira
cönk kelimesi bizi hem cönger/cönker kelimesine hem de Çonker/Çongar/Çonkar
kelimesine götürür.
Babam,
şimdi Kırıkkale ili (daha önce Ankara iline bağlıydı) Delice ilçesine bağlı
“Çongar” Köyü’nden söz ederken asla Çongar demezdi, diyemezdi. Çongar kelimesi
onun ve köylülerin ve bütün yörenin ağzından “Conker veya Cönger” olarak
çıkardı.
Aynı isimle, Çongar, başka bir köy ise bugün Sivas merkez ilçeye bağlı olarak çıkar karşımıza.
…/…
Cöng/k-er ise cönk söyleyen, cönk yazan olarak karşımıza çıkmasa da buna benzer bir kelimeden yapılma köy isimleri ta Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar bozulmadan gelebilmiştir: BAKSİ
Kimi
yerde BAHŞI veya BAHŞILI, kimi yerde BAKSİ[3], kimi yerde BAHŞI OYMAYI
ve BAHŞILAR olarak beş farklı BAKSİ köyü çıkar karşımıza. Köy adlarındaki BAHŞI
aslında BAKSİ olup, bugün Bayburt merkez ilçeye bağlı BAYRAKTAR Köyü’nün eski
adıdır.
BAKSİ
kelimesi ise, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da farklı
anlamlarda kullanılsa da; bilgin, öğretmen, saz şairi, aşık, hekim, büyücü,
bilici demektir.
…/…
Kırım
Türklerinin türkülerinin melodi zenginliğini belki daha yeni keşfediyor
Türkiye’deki müzik kurumları ve müzisyenler, ancak milliyetçi yaklaşımla
bakabiliyorlar ve ne yazık ki kısır bir çerçeveden dışarı çıkaramıyorlar.
Hepimizin bildiği türkü formundaki “Gemilerde talim var” şarkısı askerliğini bahriyeli olarak yapan Recep’in Giresun’a gidişi için yakılmıştır ve oyun havasında söylenir.
Benzer konu ile işlenen Kırım Türküsü ise Aliye YAKUBOVA’nın sesinde “Ereceb” için bir ağıttır.
Cöng/k-er ile Baksi aynı şeyleri söyler ve gelip Anadolu’da köy adı ve ailelere soyadı olur.
TAT-DAD-DADYAN-TATLAR-TATLI
Yılmaz ÇONGAR Dostumuz, yukarıdaki konuşmasının devamında ise şunları söyler: “Diğer bir boyun adı da Tat’mış. Çongarlar orta boylu, geniş omuzlu, tıknaz olurlarmış, gözleri Çinliler gibi çekik olurmuş, Tatlar onlara benzemezmiş, uzun boylu ince yapılı olur, gözleri de çekik olmazmış. Bunları çocuklarıma, torunlarıma da anlattım, yazıldığı kitabın sayfasını da gösterdim, hatta torunum ‘Dede biz o zaman Tat’ız’ demişti, onu onaylamıştım.” [4]
Dostumuz burada TATLAR için de sadece fizyonomik bir tarif yapmaya çalışır.
Araplar İslamiyeti kabul ettikten sonra İslamı farklı algılayan, kendilerine benzemeyen, kendilerinden olmayan Farsilere karşı hep farklı bir tanım geliştirdi: Ajem/Acem
Biz
de “Yeni” anlamına gelecek şekilde Farsilere Acem, dedik. Acem ellerinden, dedi
ozanlarımız. Acem kuşağını şiirine aldı Ahmed Arif. Memedimiz en çok acemi
ocaklarında dayak yedi.
Elen ve Latin halklar kendilerinden olmayan ve anlaşılmaz bir dil konuşan halklara “Barbar” dediler.
İslamiyetle birlikte Karahanlılar da Uygurlar için benzer bir tanım geliştirdi: Tat
“Uygurlar Kara Hanlı Türkleri’ne ve bütün Müslümanlara “Çomak” yahut “Çomak Eri” adını vermekte, Kara Hanlı Türkleri de Uygurlar’a Tat demekte idiler. Uygurlar için Tat sözünün kullanılması, bu sözün daha önce oradaki yerli halka verilmiş olması ile ilgili olabilir. Mamafih bunun din ayrılığı yüzünden doğrudan doğruya Uygurlar’a verilmiş olması da herhalde, imkansız değildir.”[5]
Faruk SÜMER Hoca Kaşgarlı’dan bir deyiş alır yazısına:
“Keldi mana Tat (Uygur)
Kuşka bulur et
Seni tiler Us böri
Başka bir dörtlük;
“Beçkem urup atlaka
Uygur’daki Tatlaka
Oğrı yavuz ıtlaka
Kuşlar kibi uçtımız
…/…
Anadolu’da
bugün içinde “Tat” geçen köylerin sayısı otuzdan fazladır.
Sorduğunuz
zaman o köyde yaşayan insanların sevimli, tatlı, hoş sohbet olduklarını
söylerler.
Çorum
ili, Sungurlu ilçesi Tat-lı Köyü babamın annesinin köyüdür, ama kimse
kendilerinin Tat olduğunu ne bilir ne de anlar.
Yakın köy Tirkeş’ deki yaşlıları görürseniz şaşkına döner ve bir an Uygur’a geldiğinizi sanırsınız.
Tat-lar
Anadolu içlerinde yapayalnız kaldıklarında muhtemelen aşağılanıp horlandılar,
belki kırıma da uğradılar. Kırımdan kaçıp korunmak için olsa gerek Kapadokya
bölgesinde inlere sığındılar.
Sığındıkları yerlere komşu köylüler bir isim verdiler: TATLARIN İNİ
Yani Kapadokya’daki kaya inlerine hep ilk Hıristiyanların sığındıklarını biliriz ya, Tat-lar da sığındılar.
…/…
15. Yüzyılda Sivas’tan Eğin’e, bugünkü adı Toybelen olan, Gemirgap Köyü’ne, göç eden Ermeni DADYAN AİLESİ “Barutçubaşı” ve “Amira” olarak 17. Yüzyıldan itibaren yıkılışa kadar Osmanlı ile çok yakın ilişkide bulunmuş ve halen ayakta olan güçlü bir ailedir.
Bu
gücün nedeni, Dad-yan / Tat-yan olmalarıyla ilgili midir acaba?
“Mingrelyalı[6] prenslerinin hepsinin soyadı “DADYAN’dı”. “Dad” (“Tat”) adaletin başı anlamına gelen İran kökenli bir kelimedir. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki barutçubaşı Dadyan Amira sülalesi bu kökenden gelmektedir.”[7]
…/…
Ruslar kendi doğularında bulunan, yaşayan bütün Türk soylu milletlere genel bir ifade olarak “ Tatar” diyordu.
Tatlarin Yol Levhası |
Tatlar’ın sığındıkları in
|
[1] YENİ
GELEN DERGİ-ARALIK 2021 SAYISI
[2] YILMAZ
ÇONGAR-ANI DEFTERİMDEN YAKIN TARİHLİ BİR YAPRAK
[3]
Hüsamettin KOÇAN’ın 2014 AP Müzecilik ödülü alan Baksi Köy Müzesi,
Bayburt-Bayraktar Köyü
[4] YILMAZ
ÇONGAR, AGE
[5] FARUK
SÜMER-ESKİ TÜRKLERDE ŞEHİRCİLİK-TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI
[6] Bugünklü
Gürcistan’da Megrelya-yn
[7] ARSEN
YARMAN-PALU-HARPURT 1878- I.CİLT / ADALET ARAYIŞI-DERLEM YAYINLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder