Sonra
denizlerdeki buharlaşma yoluyla aynı döngü yeniden tekrarlanıyor.
Bu
anlamda o gözler, gözeler, pınarlar, bulaklar büyük ırmakların kaynağı oluyor.
Büyük bir akarsuya baktığımızda onda nüve halinde bir damla yağmur, bir göze,
bir göz, bir pınar, bir bulak görebiliyorsak, devinimi de anlayabiliyoruz.
İnsanlık tarihinde öne çıkan düşünceler de böyledir. Bilimin ve sanatın öncüleri de nüve halinde birer göz, göze, kaynak, pınar, bulaktır.
Kaynağından çıkarak doğdu mu bir daha asla kurumazlar, asla yok olmazlar.
GÖZ/GÖZE/PINAR/BULAK
Akarsu
kaynaklarına göz veya göze diyoruz. O kadar ünlü ve insanın aklını başından
alacak gözler gözeler var ki. Munzur Gözeleri’ ni herkes bilir, Kapuzbaşı gözelerini
ancak görenler bilir.
Kırk Gözeler her yere yakışır, en çok da Eğin’e.
İlk defa Kaşgarlı’ da geçer “pınar” kelimesi “mınar” olarak.
Pınarbaşı
deriz, Erciyes’in gölgesinde Kayseri’nin Uzun Yayla’ ya geçiş noktasına.
Baş Pınar soy isimlerde de çıkar karşımıza, yerleşim adı olarak da.
Orta
Asya Türk soylu halklar hala “bulak” der.
Biz ise bir Azeri türküsünde duyarız “bulağı”, çoğu zaman da anlamını bilmeden.
“Serin sulu bulaklardan” diye bir avaz
eyleyince Huşeng AZEROĞLU bize Koç Nebi’nin Hecer’ inden bir selam geldiğini
anlarız. Lakin yöre dışında çoğu insan bilmez “bulak” nicedir.
Arapların göz veya göze veya çeşme yerine kullandıkları “ayn” kelimesi yakın geçmişin bir siyasi kelimesi dilimize dolanır “Kobani” veya Ayn El Arap olarak.
Ayn El Arap, Arap kaynağı veya gözü veya suyu veya çeşmesi demektir.
Gebze’de bir mahallenin adının neden “Arap Çeşme” olduğunu bilemeyiz, neden Ayn El Arap karşılığı olduğunu ise asla.
Farsiler ise “çeşm” der, biz çeşme ile karşılarız ve belki de adına en çok şarkı ve türkü söylenen bir kelimedir musiki dağarımızda.
BAŞ PINAR/BAŞ BULAK/BAŞ GÖZ/SER ÇEŞME
İnsanlık
tarihinin bilimde ve sanattaki öncüleri saf kaynağın başıdır. O kaynağın izini
sürenler BAŞ PINAR ile BAŞ BULAK ile “BAŞGÖZ” ile mutlaka karşılaşırlar.
SERÇEŞME dediğimizde ise kişilerden ziyade bir merkezi, Hacı Bektaşi Veli Dergahı’ nı, BAŞ PİRLİK’ i anlarız.
SAKARBAŞI BAŞ GÖZ/ELERİ
Koca Sakarya Nehri Ana Tanrıça’ nın eşi Irmak Tanrısı “Sangarios’tur.”
Çifteler’
den Sakarbaşı’ ndan doğar.
Çifteler ışıklı yılların köy enstitülerinden birisinin de adıdır. Talip APAYDIN Çifteler Köy Enstitüsü ile anılır.
Sakarbaşı’ ndaki göze, kaynak sadece koca Sakarya Nehri’ni değil, aynı zamanda nüve halinde köy enstitülerinin o parıldayan yıllarını da yansıtır. Buz tutan Seydi Suyu’nun buzlarını kırmaya çalışan enstitülü öğrencilerin azmini Talip APAYDIN öğretmenimiz anlatır, “Karanlığın Kuvveti’nde.”[1]
Kaynak
ve göz/e Talip APAYDIN’ dır.
![]() |
Sakarbaşı Başgöz/eleri – Çifteler |
Bir Irmak Doğuyor Yurt Gezimizden
BÜYÜK MENDERES GÖZELERİ
Dinar,
Apollon ile Marsyas arasında yapılan tarihteki ilk müzik yarışmasına sahne olur.
Büyük Menderes, diye bildiğimiz aslında kendisi de bir tanrı olan MEANDROS’ un
kaynağı “Su Çıkan’ da” yapılır bu yarışma.
Asıl kaynak, asıl göze ise Tanrıça Athena’nın elindeki kamışa üfleyince suyun yansımasında kendini çok çirkin gördüğü “Eldere Gölü’dür.”
Büyük Menderes buradan doğar, koca bir kültürü ve bereketi kıvrım kıvrım hücrelerinde taşır, getirir Miletos’dan denize ulaştırır.
Miletos’ta
bilimin ve felsefenin kaynağı, gözesi Thales’tir.
KIZILIRMAK GÖZELERİ
Kızıl
Dağ’dan çıkan gözelerin suları çoğaldıkça “Kızılırmak” olur ve köprüler kurulur
üzerine.
Eğri
Köprü’ den geçer her gün İlhan BAŞGÖZ Hocamız.
Gemerek Kızılırmak’a hasrettir, İlhan BAŞGÖZ de dilinden düşürmediği o türküyle Gemerek’e.
Tekin ŞENER ile İlhan BAŞGÖZ’ ün 22-23 Mayıs, 2015 tarihlerinde yapmış oldukları Sivas-Gemerek yöresi yolculuğunda geçirdikleri vakitler “ol hikayet’te” yazılıdır.[2]
Kızılırmak görününce bir dörtlük dökülür İlhan BAŞGÖZ’ ün dilinden.
Köprüye varınca köprü yıkıldı
Üç yüz atlı birden suya döküldü
Nice yiğitlerin beli büküldü
Nettin Kızılırmak allı gelini
Gelini gelini benim yârimi
Bir Lütfi AKAD yapımı olan ve başrollerinde Yılmaz GÜNEY ve Nilüfer KOÇYİĞİT’ in oynadıkları KIZILIRMAK KARAKOYUN filminin ilk ve son sahnesinde bu ağıt türkü söylenir. Türkünün kaynak kişisi kendisi de bir göz/e olan Muzaffer SARISÖZEN’ dir.
Tekin ŞENER yolculuk sırasında Eğrice-Karaözü ayrımını çok aradık, derken, bir harf hatası yapılmadıysa eğer, Eğrice’ nin Eyerce olması gerektiğini belirtelim.
Köprüden
geçilir, Şah Ruh yaptırdığı için adı Şah Ruh Köprüsü’dür.
Bir Dulkadirli Bey’idir Şah Ruh.
Taş kemerli köprülere ve ırmaklara sevdalı birisi olarak ben ise Osman kardeşimle çıkıyorum yola Kayseri’den, Şah Ruh Köprüsü’nü görmeye pandemiden tam iki gün önce, 09 Mart, 2020.
Kızılırmak Şah Ruh Köprüsü’nün altından akarken, Kızıldağ Gözelerinden gelen sular şair Hasan Hüseyin KORKMAZGİL’ in ölümsüz “Kızılırmak” şiirini de getiriyor.
ve der
ki kitabın ortayerinde
bütün ırmakları dünyanın
kızılırmaktan geçer[3]
Yıkılan köprüden Yılmaz GÜNEY geçer.
Şah
Ruh Köprüsü Karaözü Köyü’ne bağlar sizi.
Sayıları altmışı geçen köy enstitüsü mezunu vardır köyün, “Maarifözü” derler o nedenle köye bir de.
Bir de yıllar ve yıllar önce Fikret OTYAM gelmiştir köye aynı köprüden geçerek, Kızılırmak’ın coşkusunu hissederek ve köye sevdalanarak. Bu sevda köyde karşılığını bulur.
Göz
ve göze, kaynak ve pınar şair Hasan Hüseyin’dir.
Yılmaz
GÜNEY’ dir.
Fikret
OTYAM’ dır.
Karaözü’nün
“kara gözlüleridir.”
Karaözü – Fikret Otyam Evi Kızılırmak üzerinde Şah Ruh Köprüsü
Bir de ŞAH BUDAK vardır, iki kere beyliğin başına geçmiş ve Dulkadirli Beyi ŞAH RUH’ un amcasıdır.
Yolu Hattuşa’ dan geçenler bilir, binlerce yıl Hitit başkentine bereket taşıyan, oradan Kavşut Köyü’nde Delice Irmağına kavuşan, oradan Delice Irmağı ile kol kola Sungurlu’nun Kula Köyü’nde Kızılırmak’a karışan, sonra da Karadeniz’e kavuşan “Budaközü Deresi” vardır bir de.
Dulkadirli Beyliği 16. Yüzyılda Elbistan taraflarından Anadolu içlerine sürülür, en büyük boylardan birisi de Hattuşa’ ya gelir ve burayı yurtluk tutar.
İşte Hitit başkentinde iki muazzam kaya arasından kendi halinde bereket saçarak akıp giden o dereye kadim Hattuşa’yı yurtluk tutan Dulkadirli boyunun beyleri tarafından ata beyleri ŞAH BUDAK anısına “BUDAK ÖZÜ” adı verilir.
Hattuşa’ nın BUDAKÖZÜ ile Şah Ruh’un Karaözü’ nün Kızılırmak’ı su ve soy kardeşidir.
KURA NEHRİ GÖZELERİ
Göle
dağlarının gözelerinden doğar Kura Nehri.
Kura,
Bir Irmak Üç Toprak olarak akar akar ta Göl Hazar’a kadar.
Göl Hazar’a varanda içi bir hoş olur Kura’ nın “aşıklardan” duyup dinlediği mahnılardan, atışmalardan, koşmalardan, Köroğlu naralarından.
1943
yılına gider, İlhan BAŞGÖZ Hocamız ile Pertev Naili BORATAV Hocamızı buluruz
yörede, Serhatta, Kars, Ardahan, Çıldır’da.
Göz ve göze ve pınar ve çeşme ve bulak Türk Halk Bilimi’ nin kaynakları olan Pertev Naili BORATAV ve İlhan BAŞGÖZ’ dür burada.
Faytoncular Çarşısı’nda televizyona yenik düşen Kars Aşıklar Kahvehanesi’ nin ustaları Aşık Sabit MÜDAMİ Aşık ŞENLİK, Aşık Şeref TAŞLIOVA, Aşık REYHANİ, Aşık Murat ÇOBANOĞLU dökülür İlhan BAŞGÖZ’ ün TÜRKÜLÜ AŞK HİKAYELERİ[4] külliyatının içinden.
Kura almış başını gidiyor Göl Hazar’a doğru Serhat aşıklarının hikayeleriyle-Ardahan
![]() |
Başkentlerden Payitahta-Doğu Anadolu Başkentler Yurt Gezimizden |
BAŞ GÖZ/E
Eskiler adı kendine yakışanlara “ismi ile müsemma” derlerdi.
Birisinin
arı ve duru, katışıksız “baş göz” olması, aynı anlama gelmek üzere “baş pınar” olması,
baş bulak olması, soyadı olarak bunları taşıması onun fiziksel olarak bir
akarsu ile bağlantısını ifade etmez.
Birisinin
“baş göz” olması, o kişinin bilim ve sanatta, insan sevgisinde, doğduğu
topraklara olan sevdasında ilk kaynak, baş pınar, baş göz olması demektir.
İlhan Hocanın BAŞ GÖZ/E olması, “BAŞGÖZ OĞLU İLHAN” olması, babası Muallim Hasan Efendi ile başlar belki de.
Ama
o, BAŞGÖZ OĞLU İLHAN küçük bir kaynak iken alır başını gider, geçtiği her yerde
yeni kaynakları katar kendine.
Tokat’a gider, öğrenciler yetiştirir lisede bir BAŞ GÖZ olarak. Kars’a Serhat boylarına gider, Van’a Ercişli Emrah ile Selvinaz’ a ve Yücel AŞKIN Hocamıza. Başka bir zaman Toroslara Yörük obalarına, Karaözü’ ne. Köprülerin altından geçip akıp gider, aşıkların tellerinden dökülür.
Ama ille de kökleri Şebinkarahisar olan bir Ermeni dostu ile Amerika’dan gelip Anadolu yollarına düştüklerinde dostunun gözlerinden boşalan yaşın manasının bir hasretin, bir özlemin gözesi, kaynağı olacağından habersizdir.[5]
Baş Göz/e o yolculukta Osmancık’ta bahçesine girdikleri ve kendince sosyalizm tarifi yapan emekli maden işçisidir.
Bir yörük kızının çadırda sorduğu bilmeceler karşısında susarak yüzünün kızarmasını ve hayretini gizlemeye çalışan İlhan BAŞGÖZ Toroslardaki insan kaynağının, insan gözelerinin bu Yörük kızlarında saklı olduğunu anlar.[6] Baş Göz/e Yörük kızıdır.
Lütfi AKAD filmin son sahnesini Yılmaz GÜNEY ve Nilüfer KOÇYİĞİT’ in kavuşmak için birbirlerine ellerini uzattıklarında eller havadayken dondurur ve filmi o güzel ağıt türküyle bitirir.
İlhan BAŞGÖZ’ ün uzattığı el havada kalmamış, toprağına kavuşmuştur.
İlhan BAŞGÖZ kendi toprağına kavuştuktan sonra da geride bıraktığı insan zenginliğiyle, gönül dostluğuyla, Türk Halk Bilimi’ ne katkılarıyla kaynağı asla kurumayacak bir GÖZ/E, bir BAŞ GÖZ/E olmayı sürdürmeye devam ediyor.
Yazının “BAŞGÖZ/E” başlığı hem bu yazının İlhan BAŞGÖZ’ e ithaf edildiğini hem de bir insan olarak Hocamızın tükenmeyen bir kaynak bir BAŞ GÖZ, BAŞ GÖZE, BAŞ PINAR, BAŞ BULAK olduğu çağrışımı yaratabilme amacını taşımaktadır.
SON SÖZ YERİNE
Ahmet
BİLEK Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde yetişen ve 1960 Roma Olimpiyatlarında güreş
sporunda altın madalya alan bir öğretmenimizdir, bir kaynak, bir göz/e.
Televizyonun aşıkları kahvehanelerinden atması gibi, Ahmet BİLEK de geçim için “bilek” göçüne maruz kalır ve hayatını kazanmaya Almanya’ya gider, orada da şampiyonlar yetiştirir.
Kemal ATEŞ “SESSİZ ŞAMPİYON-OLİMPİYAT KÜRSÜSÜNDEN BİR KÖY ENSTİTÜLÜ”[7] kitabını yazar. Kitap aynı zamanda içinde daha ciddi araştırılması gereken folklorik nüveler barındırır. Ahmet BİLEK’in babası Çanşalı Hasan, Demirci, Selendi, Kula yöresinin türkü ve söz kaynağıdır.
Ahmet
BİLEK Manisa-Kula yeni adı Gökçeören - Menye Köyü’ndendir.
Kemal ATEŞ kitap yazım sürecinde Menye’ye gider, Menyeliler ne Ahmet BİLEK’i, ne olimpiyat şampiyonunu bilir ve tanır. Oysa her şey daha dün gibidir, Ahmet BİLEK’ in Menye harmanlarında toz attığı günler.
Kula’da hiçbir sokak veya caddede veya eğitim kurumunda Ahmet BİLEK adı yaşatılmaz. Coğrafyanın kaynağı, pınarı, gözesi Amasyalı Strabon olsaydı Kula için YANIK ÜLKE derken, devamında ise “Ahmet BİLEK” toprağı derdi.
İlhan
BAŞGÖZ Gemerek demektir.
Gemerek’
de de İlhan BAŞGÖZ adı bilinmez, sokağı da yoktur, caddesi de.
Gemerek adı sadece hülyalı 68 ve 78 kuşağının ağıtlarında yaşar.
Ahmet
BİLEK 1970 yılının Ekim ayında Almanya’da kendi canına kıymadan önce belki de
“nereden geldim ben bu Almanya’ya?” diye bir iç hesaplaşma yaptı.
Cenazesi
yurduna, hasretini çektiği yurduna getirildi ve eşinin memleketi Eskişehir’de
toprağına kavuştu.
İlhan BAŞGÖZ Hocamız da benzer iç hesaplaşmayı yaptı mı bilemeyiz, ama bir asrı deviren yaşının son günlerinde çektiği toprak hasretini Türkiye’ye ayak basar basmaz dile getiriyordu dostu, arkadaşı, yoldaşı Enver GÖKÇE’ nin tamamlanmamış bir şiirinin dizeleriyle.
senin emekçin olaydım
şen olası türküsü
dost kokusu, dost selamı Türkiye
Ahmet
BİLEK de İlhan BAŞGÖZ de bizim kaynağımız, göz/emiz, BAŞ GÖZ/E’mizdir.
Anılarını yaşatmak, kaynağı beslemek, saf ve berrak, katışıksız tutmak boynumuzun borcudur.
Ruhları şad olsun,
Hattuşa, 14 Nisan, 2021
[1] TALİP
APAYDIN-KARANLIĞIN KUVVETİ-KÖY ENSTİTÜLÜ YILLAR-ARARAT YAYINEVİ
[2] TEKİN
ŞENER-FOLKLOR/EDEBİYAT-cilt:25, sayı:100, 2019/4
[3] HASAN
HÜSEYİN-BÜTÜN ŞİİRLERİ-KIZILIRMAK-BİLGİ YAYINEVİ
[4] İLHAN
BAŞGÖZ-TÜRKÜLÜ AŞK HİKAYELERİ- BİR GÖSTERİM OLARAK-PAN YAYINCILIK
[5] İLHAN
BAŞGÖZ-GEMEREK NİRE BLOOMINGTON NİRE-HAYAT HİKAYEM…-İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
[6] BAŞGÖZ,
age
[7] KEMAL ATEŞ-SESSİZ ŞAMPİYON-OLİMPİYAT KÜRSÜSÜNDE BİR KÖY ENSTİTÜLÜ-H2O YAYINCILIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder