26 Nisan 2020 Pazar

AĞARTI – AĞARAN – AYRAN ÇALKAMA – KATIK


Deynek, diye konuşuruz, ama “değmek” fiilinden aslı “degenek”  olan, “değnek” isim yaparız. Ama “deynek”, diye konuşuruz.
Türkçe fonetikte yumuşak “g” harfleri çoğu yerde “y” harfine dönüşür, “y” harfi ile yazmasak bile, ”y”  varmış gibi telaffuz ederiz.
“Ayran” deriz.
Aslı “ağaran” olup, beyazlaşan, demektir.
Eski Türk boyları ve günümüzde Yörük Türkmen boyları bütün süt ürünlerine genel bir isim olarak “ağartı”, der.
Evinde bir ağartısı olmayan, yani süt veren bir koyunu, keçisi veya ineği bile olmayan aile, o obanın, o köyün en yoksuludur.
O nedenle, aileler evlerinde mutlaka bir “ağartı” bulunsun isterler.
Bunu sadece kendileri, çocukları için değil, gelen misafire, gelen yol yorgunu birisine ikram ve katık olsun, diye de bulundururlar, bulundurmak isterler.
Gelen misafire bir ağartı bile koyamazsa evin hanımı, mahcup olur, utanır
Siz bakmayın şimdi “süt ve süt mamulleri” dendiğine, onların genel adı “ağartı” dır.
Sütten elde edilen yoğurdu yayıkta yayar veya döğersiniz, tereyağı elde edersiniz.
Geriye kalan sıvı, karın şişirmekten başka bir işe yaramayan sıvıdır, biz ona “ayran” diyoruz.
Ama aslı “ağaran” dır.
Koca yayıkta ortaya çıkan ayranın hepsini içecek veya hepsini ayran çorbası yapacak değilsiniz, çoğunu dökersiniz, zira hiç işe yaramaz.
Bugün marketlerde, lokantalarda satılan ayran bu ayrandır.
Yörük Türkmen obalarında gelen misafire, gurbetten veya yoldan gelene veya harmanda tınaz savurana, tarlada ekin biçene asla ve asla “ayran” ikram edilmezdi.
İkram edilen şey, çoğumuzun bilmediği ve ayran zannettiği “ çalkama” dır.
Çalkama ismi de “ çalkalamak” fiilinden gelir.
Çalkama bir iki kaşık yağlı yoğurdun bir tasa konup, su ile çalkalanması ile elde edilir ve çalkamanın besin ve kalsiyum değeri yüksektir.
Misafir geldiğinde evin, obanın kadını kızına “koş kızım bir yoğurt çalka” der ve biraz sonra içimine doyulmaz bir çalkama gelir.
Yani, aslında marketlerde, pazarda satılan şey, ayran olup, yayık sonrasında hiç işe yaramayan bir sıvıdır.
Katık ise yine “çalkama” gibidir ve yoğurda su katılarak yapılır.
Katmak fiilinden isim yapılarak “katık” yapılmıştır.
Çalkama ile aynıdır, yöreye göre farklı isim kullanılır.
Ancak bir yemeği sadece kaşıklayarak yerseniz, katıksız yemiş olursunuz ve yine sözünü ettiğim Yörük Türkmen boylarında bir yemeği böyle yemek yakışık almaz, kınanır ve hatta kaşığı eline kim almışsa onun eline vurulur “çıkla yeme” diye uyarılır.

Kaşığı elinde tutan evin nazlı ve biricik oğlan çocuğu dahi olsa, kaşık bırakılır.
“Çıkla” katıksız anlamına gelir. Burada katık ise ekmektir.
Ekmeğini yemeğe katık etmek zorundasın, yoksa doymazsın.
“Çıkın” kelimesi de aynıdır, “yemek olarak bulunan” anlamına gelir.
***/***
İsimleri, fiilleri, yer adlarını, hikayeleri çoğu zaman karıştırırız, hurafelere ve kulaktan dolma laflara daha çok itibar ederiz.
Bildiklerimizi öğrenmeden biliriz, öğrenmek ise hep talep etmekle olur.
Ne kadar talep ederseniz, o kadar “talebe” olursunuz ve öğrenme talimi yaparsınız.
Veya iyi bir “talipseniz,” öğrenecek şeyiniz  çoktur.
Sizi talep etmeye iten şey ise merak olmalıdır.

Muhabbetle,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder